Yolda bırakanlar olmasa, yollar güzel aslında. Yolun başında yanımızda olup yolun yarısında karşımıza geçenler sonra,
Yüreğimize çiçek niyetine taktıklarımız, yolda ayağımızı kanatan diken olmasa yürürdük, yolun başındaki aynı heyecanla.
Gerçi yürüyoruz hâlâ.
Lakin ilk gün ki gibi değil hiç bir şey. Acı olan yol da aynı değil. Zamanla değişiyor herşey, yol arkadaşı, yol, menziller. En çokta insanın kendisi.
Değişmeyen tek şey yürümek.
Gitmek sonra,
Kalmanın sancısına dayanamaması hiç bir kalbin.
Yolumuz hep çiçekli olmayacak biliyorum. Hem zaten biz yürümeyi seviyoruz, yolun kendisini seviyoruz sonra.
Hemrah bulamazsak kalbimizi yoldaş eyleriz yanımıza olmaz mı? Yine de ellerimizden tuttuğu vakit yolumuzu güzelleştirenlere rast gelelim.
Ve tuttuğu eli yol boyunca bırakmayanlara. Bâr olmayıp yâr olanlara. Yükümüzü hafif kılanlara. Yükümüz yara oldu her bir yanımıza.
Yolu sevdirenlere.
Yolun sahibinden isteyelim.
Zira dikenlidir bu külbe-i ahzânın yolları. Gülistan eyleyecek gönüllerle vasl eylesin gönlümüzü. Yoldan evvel yorulduk zira. Yoldan evvel bitti içimizde ki sevda.
İsteyelim. Buldursun, sevdirsin, sevindirsin.