TÜRKÇE(!) KURAN İSTEYENLERİN SÛİNİYETLERİ...
Bu sûiniyeti Mehmet Akif fark ettiğinden mi Kur’an-ı Kerim’i yazmaktan ve teslim etmekten vazgeçti?" - "Evet. Bugünün üslubuna, diline uygun bir meal yazalım diye değildi. Yapılan inkılaplar, atılan adımlar gösterdi ki amaç İslam ile bağı koparmaktı. Türkçe bir meâli resmi bir metin haline getirip de ibadetlerde de bunları kullanmaktı. - "Elmalılı neden yazdı, bu durumdan rahatsız oldu mu?" - "Bu durumdan elbette Elmalılı da rahatsızdı. Bir defa 12 sene boyunca sürdü Elmalılı’nın tefsir faaliyeti. Elmalılı’nın tefsir metnini resmi metin olarak kullanma şansınız yok zaten. Çünkü Elmalılı’nın tefsiri kurucu ideolojinin istediği biçimde değildi..."
Sayfa 13 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı MülakatKitabı okudu
SÛİNİYETİN DANİSKASI...
- "O halde Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır neden meâl ve tefsir faaliyetinde bulundu?" - "Bu zaten normalde de yapılan bir faaliyet. Yani bu onlara has bir şey değil. Mesela Hüseyin Kazım Kadri Efendi'nin Hülasatü’l Beyân’ı var. İzmirli İsmail Hakkı'nın meâli var. Ahmet Cevdet Paşa'nın, Manastırlı İsmail Hakkı Efendi’nin kısmî yahut tam Kur’an-ı Kerim meâlleri var. Bunlar Osmanlı tebaası için artan ve ulaşılır metinler haline gelmişti zaten. Fakat kurucu ideolojinin arzu ettiği şey şuydu; bunlara ulaşabilir olmaktan ziyade bunları resmi metinler haline getirip Türkçe bir Kur'an'ı Türkçe ibadetlerde kullanan ve artık Arapça ile Arap dili ile irtibatını kesmiş bir topluluk haline getirmek istiyorlardı..."
Sayfa 12 - 13 M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı MülakatKitabı okudu
Reklam
DİNİ SÛİSTÎMAL EDENLER ve CUMHURİYET...
- "Hutbeler Türkçe oluyor. Peki, neden önceki hutbeler Türkçe değildi? Ve Türkçe olmasının sebebi de Kemalistlerin kendi anlayışlarını dayatmak mıydı?" - "Tabii sadece hutbe değil, hutbeden ziyade Kur’an-ı Kerim'in Türkçeleştirilmesindeki maksat insanlar anlasın diye değildi. Müslümanların İslam ile münasebet kurması için gerçekten bir boşluk vardı da bu alanı doldurmak için bunları Türkçeleştirelim hassasiyetiyle adım atılmadı. Çünkü daha önce de Kur’an-ı Kerim’in Türkçe olarak tefsir ve meali vardı. Hatta bugün güncel araştırmalar gösteriyor ki İmam Taberi’nin tefsirini Farsçaya tercüme eden ekip içerisinde Türkçe tercümesi de yapılıyor. Yani Osmanlı uleması tefsir ve meal olarak Kur’an-ı Kerim’i zaten Türkçeye kazandırdı. Kısacası bu alanda bir boşluk yoktu ki doldursunlar. Onlar boşluk varmış gibi göstererek bu alanı kendi anlayışlarıyla doldurmak için teşebbüs ettiler..."
Sayfa 12 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı MülakatKitabı okudu
İSTİBDATIN ÂLÂSI, CUMHURİYETTE...
- "Dini metinlerin Türkçeleştirilmesi, Türkçe hutbeler, Türkçe ezan ve ibadetler, hatta Türk Peygamber icat etme gibi absürt işler bile oluyor. Türkçeleştirme hareketi bağlamında Meclis’ten diskalifiye olan dindar mebuslar mücadele etti mi? Buna dair herhangi bir aksiyon oldu mu?" - "Elbette muhalefet edildi. Birinci Meclis ekseriyetle gerçekten halkı temsil etme liyakatine sahip bir Meclisti. Hatta bu sebeple kurucu ideolojinin beklenti içerisinde olduğu birçok inkılap o dönemde gerçekleşmedi. Hatta Ali Şükrü Bey isimli Trabzon mebusu faili meçhul olarak katledildi. Ali Şükrü Bey’in zaman zaman Mustafa Kemal ile bile restleştiğini Meclis zabıtlarından okuyabiliyoruz. Yani kendi düşüncesine karşı olan, her şeye karşı tavır alan bir Meclis var. Karşı çıkan, dini hassasiyetlerle sözünü esirgemeyen, bunları müdafaa eden insanlar çok. Zaten o dönemde mebus olan insanlar arasında şeyhler, hocalar ve aşiret reisleri var. Bunlar hassasiyet sahibi mütedeyyin insanlar. Dolayısıyla bunların olduğu bir Meclis’te hilafeti ilga etmek, dine mugayir adımlar atmak çok hızlı gerçekleşecek işler değildi. Bu sebepten Birinci Meclis dağıtıldı, inkılapları gerçekleştirecek İkinci Meclis kuruldu. Muhalif sesler de basın yoluyla Takrir-i Sükûn kanunu ile susturuldu. Mesela çok ilginçtir; çünkü Abdülhamit Han'ın istibdatından şikâyet ederek yola çıkan insanlara bakıyoruz, Cumhuriyet kurulduğunda ve ellerine güç geçtiği anda o dönemde istibdat diye dile getirdikleri her şeyin daha fazlasını basın yasağı, kitap yasağı, muhalefet yasağı, İstiklal Mahkemeleri yargılamaları, yargısız infazlar, türlü zulümler ile kendileri yapar hale gelmişler..."
Sayfa 12 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı MülakatKitabı okudu
HİLÂFETİN İLGASI ve İZMİRLİ MEHMET SEYİT BEY
- "Mehmet Seyit Bey’in Meclisteki konuşmasında İmam Mâtürîdî’ye referansta bulunduğundan bahsediyorsunuz. Bunu açabilir misiniz? Mehmet Seyit Bey sırf akılcı olduğundan dolayı mı İmam Mâtürîdî’yi referans gösterdi?" - "Mehmet Seyit (1. TC Hükûmeti'nde Adalet Bakanı olarak görev yapmış, hilafetin kaldırılmasında kilit bir rol oynamıştır.) çok garip bir adam. İslami ilimlere sahip biri fakat İslami hassasiyetleriyle kalbini tezyin etmediğini, onlardan bir hamiyet-i diniye sahibi olmadığını anlıyoruz. O siyasi ikbal uğruna zannediyorum bir kısım nefsî temayüllerinin mağlubu olmuş bir kişi ve bildiklerinin hilafına birçok harekette bulunmuş." - "Hilafet mevzuunda da ilk zamanlar destekleyici konuşurken sonraki zamanlarda aksi bir tavır sergiliyor…" - "Evet ilk dönemlerde yazdığı metinlere ve yaptığı konuşmalara bakıyoruz, Osmanlı'ya tesir etmek istediği için hilafeti destekliyordu. Fakat ortam değiştiğinde hilafetin ilga edilmesine referans olabilecek bir kısım söylemler içerisine giriyor. Mustafa Sabri Efendi'nin ifadesiyle Seyit Bey, “Hitabette mahirdir, insanların adını bilmediği, görmediği kitaplara atıflar yaparak mugalatalı bir şekilde böyle allandırır, pullandırır ve söylemine İslami bir kisve kazandırır”.
Sayfa 12 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı Mülakat.Kitabı okudu
KEMALİZM ve MÂTÜRÎDÎLİK...
- “Kemalizm ve Mâtürîdîlik” adlı eseriniz çıktı. Eserin mevzuu ve muhtevası nedir? - "Mâtürîdîlik alanında uzun süredir okumalar yapıyor, bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Bu alanda Ehl-i Sünnet’in iki kelâmî mezhebinden biri olan Mâtürîdîliğin özellikle de Hanefilerin yaygın olduğu coğrafyada çok ciddi sayıda müntesibi var. Bizler de
Sayfa 10 - M. Taha İnci'nin Melikşah Sezen ile "Kemalizm ve Mâturîdîlik" Eseri Üzerine Yaptığı Mülakat.Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.