- "Dini metinlerin Türkçeleştirilmesi, Türkçe hutbeler, Türkçe ezan ve ibadetler, hatta Türk Peygamber icat etme gibi absürt işler bile oluyor. Türkçeleştirme hareketi bağlamında Meclis’ten diskalifiye olan dindar mebuslar mücadele etti mi? Buna dair herhangi bir aksiyon oldu mu?"
- "Elbette muhalefet edildi. Birinci Meclis ekseriyetle gerçekten halkı temsil etme liyakatine sahip bir Meclisti. Hatta bu sebeple kurucu ideolojinin beklenti içerisinde olduğu birçok inkılap o dönemde gerçekleşmedi. Hatta Ali Şükrü Bey isimli Trabzon mebusu faili meçhul olarak katledildi. Ali Şükrü Bey’in zaman zaman Mustafa Kemal ile bile restleştiğini Meclis zabıtlarından okuyabiliyoruz. Yani kendi düşüncesine karşı olan, her şeye karşı tavır alan bir Meclis var. Karşı çıkan, dini hassasiyetlerle sözünü esirgemeyen, bunları müdafaa eden insanlar çok. Zaten o dönemde mebus olan insanlar arasında şeyhler, hocalar ve aşiret reisleri var. Bunlar hassasiyet sahibi mütedeyyin insanlar. Dolayısıyla bunların olduğu bir Meclis’te hilafeti ilga etmek, dine mugayir adımlar atmak çok hızlı gerçekleşecek işler değildi. Bu sebepten Birinci Meclis dağıtıldı, inkılapları gerçekleştirecek İkinci Meclis kuruldu. Muhalif sesler de basın yoluyla Takrir-i Sükûn kanunu ile susturuldu. Mesela çok ilginçtir; çünkü Abdülhamit Han'ın istibdatından şikâyet ederek yola çıkan insanlara bakıyoruz, Cumhuriyet kurulduğunda ve ellerine güç geçtiği anda o dönemde istibdat diye dile getirdikleri her şeyin daha fazlasını basın yasağı, kitap yasağı, muhalefet yasağı, İstiklal Mahkemeleri yargılamaları, yargısız infazlar, türlü zulümler ile kendileri yapar hale gelmişler..."