Allâhım! Sen benim Rabbimsin. Beni yaradan sensin. Senden başka ibâdete lâyık kimse yoktur. Ben, senin aciz bir kulunum. Gücümün yettiği kadar sana verdiğim söz üzerindeyim. Allâhım! Kendi kusurlarımdan ve hâriçten gelecek kötülüklerden sana sığınırım. Allâhım! Ben isyân ile kendime zulüm eden bir kimseyim, Senden başka günahları kimse mağfiret edemez, bütün kusurlarımı Sen mağfiret eyle.
"Kısas"
Bizim dinimizde "kısas" emredilmiştir. Biliyorsun ki "kısas" bir kötülüğe aynen mukabele etmek hakkını ifâde eden bir kelimedir. Meselâ birisi size bir tokat vursa, siz de ona bi tokat vurabilirsiniz!.. Eğer bir tokat vurana iki tokatla mukabele ederseniz, vuracağınız tokatların ikincisi zulüm ve haksızlık olur. Fakat aynen mukabele etmekte hiçbir mahzür yoktur. Tabiatiyle afvederseniz daha iyi olur!.. Fakat, buna mecbur değilsiniz!
Reklam
MAHŞER TUFANI VE CANLI ÖLÜLER İBRETİ MESAJLARI Hala emperyalizme reklam parası karşılığında tefeci zulmün desteği ile hizmet eden televizyonlar aracılığıyla merhametinizi kimse sorgulamasın diye mesaj verenlere şimdi merhamet dersi veren bir mesajla yanıt vereceğiz. Madem mesajı anlamak istemiyorlar o zaman ilahi tecellinin karşısında biraz
Allah'tan olan bir şey zulüm ve cevr (haksızlık) değildir. Zira yasaklanan bir şeyi yapmak veya bir şeyi kendi tabiî mahalline koymak zulümdür. Cevr ise gösterilen yoldan sapmak, örnek diye tanıtılan mâfevkın (üstün) yolundan ayrılmak, hakimiyeti altında bulunulan şahsın yolundan uzaklaşmaktır. (Allah, yasaklanan bir şeyi yapmış veya bir şeyi yerli yerince koymamış veya doğru yoldan sapmış değildir ki zulmetmiş olsun). Allah, hiç bir kâdirin kudreti altında değildir. Üzerinde bir âmir ve hâkim de yoktur. Bu sebeple O'nun yaptığı bir şey zulüm, verdiği hüküm de cevr olmaz. O'ndan olan bir şey çirkin değildir. Zira güzel, O'nun "güzeldir", dediği şeydir. Çirkin ise "çirkindir", dediği şeydir. Sûfîlerden biri: "Allah'ın emrettiği şey güzel, yasakladığı şey çirkindir", demiştir.
Ey Rabbimiz! Biz kendi nefislerimize zulüm ettik. Sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen gerçekten biz zarara uğrayanlardan oluruz. (A'râf 7/23.)
Sayfa 41 - Siyer YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
ÜLKE DE BÖLÜNMÜŞ İKİLİĞİN DOĞUŞ GÜNÜ 27 MAYIS DARBESİ Mobbing Bank Türk Fırtınası kitabı bir sır cümle ile şöyle başlar; ✓ Zulüm ilk çıktığı adrese geri döner ve başlatanı bitirir. Tek başına bir cümle olarak büyük bir mana içerdiği anlaşılmamış olabilir. Detaylarını yazayım en sonunda sırrı ve manası çok net anlaşılacaktır. Bir fitne
DEĞİŞİM DÖNEMLERİ Yaşam insanı sürekli değişime zorlar. Hiçbir insan dünkü insan değildir. Bitkiler ve diğer canlılarda da bu döngü aynıdır. Değişirken dükkan etmeniz gereken kişilikli, ilkeli, dik duruşlu, erdemli, tarihine, kültürüne, ahlakına, diline vb değişmemesi gereken değerlerinin değişmesine izin vermeden değişmek gerekir. 1950 yılından bu yana siyasi ve ideolojik değişikler bugün bir beka sorunu üretti. Din eğitimi ile cehalet farklı niyetlere hizmet amaçlı bir çabadır. Değişim doğum gibi içten gelmelidir. Dıştan gelen bir maske veya farklı niyetli bir elbisedir. Değişim ile yaşamın içine aldığımız araçlara çok dikkat etmek gerekir. Örneğin bugün ki medya yenilik anlamında bir değişim olmasının yanında algı değişim adı altında bir kitle imha silahıdır. Neyle vurulduğunuzu bile anlayamazsınız. Değişim dönemlerinde en bariz konu dayatmadır. Son yirmi yılın en önemli konusudur. Bu konu kitaplık bir konu devrim sonrası bunu kitap haline getirmek isterim. Dayatma bir zorbalıktır. Gizli niyeti maddi güçler ile herkese kabul ettirmeye kalkmak bir dayatmadır. Hukuk ve adaletin rafa kaldığı göstermelik bir dönemdir. İnsan yaşamının kayıp dönemleridir. Birileri bu yolla sadece maddi değerleri değil yaşamı da çalmış olurlar. Örneğin tefeci zulüm içinde insanların borç esareti yaşamı insanın elinden alır. Her değişim devrim değildir. Devrim yıkıcılığıda bir değişimdir yaşandığı anlar ve sonrası çok zordur. Önder Karaçay
Cennet, tüm dertlerin son bulduğu yerdir. Orada hastalık yoktur, yaşlılık yoktur. Ailevi huzursuzluklar yoktur, zalim bir koca derdi, huysuz bir hanım derdi, itaatsiz bir çocuk derdi yoktur. Geçim derdi, iş derdi, borç derdi, çek ve senet derdi yoktur. Siyasi tartışmalar, ekonomik krizler, sosyal patlamalar yoktur. Psikolojik sıkıntılar, manevi bunalımlar, ruhsal buhranlar yoktur. Haksızlık, adaletsizlik, zulüm ve sömürü yoktur. Orası bereket ve afiyet yurdudur.
"Zulüm ve baskı tamâmen ortadan kalkıncaya kadar...onlarla savaşın."
Ayetteki savaş emrinin asıl hedefi, küfür ve şirki büsbütün ortadan kaldırmak ve herkesi müslüman yapmak değildir. Belki bu emrin hedefi, müslümanları dinlerinden döndürme tehlikesini ve düşman tarafından gelebilecek toplu saldırı riskini ortadan kaldırmak, herkes için geçerli bir din ve inanma özgürlüğü ortamı sağlamaktır. Bu ortamı oluşturmaya engel olanlarla veya mevcut ortamı bozmaya çalışanlarla savaşmak, vazgeçtikleri takdirde de savaştan vazgeçmektir.
Bakara 193Kitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.