_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. _Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
Türkiye'de sosyolojinin kurucusuyla, cumhuriyetin fikrî kurucusu aynı kişidir! Bu bile sadece, sosyolojinin devletle ne kadar bağlı olduğunun bir işaretidir. Bunun konumuza etkisi sosyolojinin uzun yıllar sekülerleşmeyle, laikleş(tir)meyi birbirine karıştırması olmuştur. Buna tepki duyan İslamcı sosyologlar/ilahiyatçılar ise, Türkiye'de dindarlığın kamusallaşmasını, yani sekülerleşmesini, ilginç bir biçimde sekülerleşme kuramlarının çöküşü olarak okumuşlardır.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
RIZA NUR'UN GÖNÜLLÜ SÜRGÜNDEN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ Mustafa Kemal'in ölümünden sonra 30.11. 1938'de deniz yolu ile Türkiye'ye döndüğünde rıhtımda Atsız ve eşi Bedriye Hanım karşılamış, yakın dostu ve meslektaşı Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’ın tahsis ettiği, Taksim'de Şehid Muhtar Caddesi'ndeki apartmanlardan
Dinin Cinsel Sosyalleşmeye Olumsuz Etkisi
Olumsuz açıdan ise (dinin kişisel entegrasyonun bozulmasındaki rolü ile ilgili olarak) aşağıdaki bulgular söz konusudur: Dindarlığın, otoriteryanizm ve dogmatizm ölçümlerinde görünen dar görüşlülük ile ilgili olduğu görülmüştür. Dindar insanların daha kolay yönlendirilebilir ve daha bağımlı olduğu bulunmuştur. Tutucu bir dindarlığın bilimsel gelişmelere engel olma ihtimali olduğu ve bunun da bazı cinsel sorunlara neden olduğu üzerinde durulmaktadır. Psikolojik testlerden elde edilen bulgulara göre dindar öğrencilerin daha çok kişisel yetersizlik ve kaygı yaşadıkları görülmüştür.
Sayfa 311
Suyun israf edilmemesi konusunda dindarlığın önemli bir katkısının olduğu düşünülebilir. Zira Ayten (2020) araştırmasında suyu israf etmeme konusunda dindarlığın olumlu bir katkısının olduğunu bulgulamıştır. Bu bulgu, abdest alırken bile suyun israf edilmemesi gerektiğini öğütleyen dinî öğretilerin bireylerin davranışları üzerindeki etkisi olarak okunabilir.
Bu noktada, modern kölelerde de, örneğin ABD'nin güney eyaletlerindeki pamuk işçilerinde, doğal ve zorunlu olarak Hıristiyanlığın çok güçlü bir etkisi vardır; bu dindarlığın altında, kendi başlarına kaçmanın bir yolunu bulamadıkla­ rı, korkunç bir zulme verdikleri tepki yatmaktadır.
Reklam
Altını çizdiklerim.
Hayatın sırlarıyla karşı karşıya gelmek, korku ile de karışarak dinleri yaratmıştır. Ulaşamayacağımız bir şeylerin var olduğunu bilmek, ancak en ilkel bir biçimde anlayabileceğimiz en derin aklın ve en parlak güzelliğin belirtilerini görmek, bu bilgi ve bu gerçek dindarlığın tâ kendisidir, işte bu anlamda, ve yalnız bu anlamda, derinden dindar
Günümüzde entelektüel olmak ile dine mesafeli olmak ilişkili göründüğü için, entelektüel camiada kabul görmek isteyen birey veya bu camiada sosyalleşen birey, dine mesafeli hale gelebilir. Leuba'nin (1917), seçkin bilim adamlarının inançsız olduğunu gösteren araştırmasından hareketle birçok kişi, eğitimli olmakla ile inançsız olmak arasında olumlu bir ilişki olduğunu iddia etmiştir. Ancak bilim adamı tek başına faaliyet yürüten ve diğer meslektaşlarından bağımsız hareket eden bir kişi değildir. Bilimin kurumsal yapısı nedeniyle, bilim adamının çalışma yaptığı alandaki kişilerden, görev yaptığı kurumdan, etnisitesinden ve ideolojik görüşünden ayrı olarak bilimsel faaliyet yürütmesi pek mümkün değildir. Bilim adamı bir bilimsel geleneğe dâhil olarak faaliyet yürütür. Bilim adamı belli bir bilimsel çevrenin içinde yetişir ve belli bir bilimsel bakış açısının mensubudur. Bundan ötürü, bilim adamları için de sosyal çevrenin belirleyici etkisi göz önünde bulundurulmalıdır. Mauss'a (1969) göre akademisyenler arasında dindarlığın düşük olmasının nedeni, akademisyenliğe geçişteki seçiciliktir (s. 129). Nitekim bilim çevrelerinde pozitivist bilim anlayışının etkin olduğu ve bilim camiasına kabul edilmek veya tutunmak isteyenlerin de bu anlayışı zamanla benimsedikleri bir vakıadır. Vitz (2013b), bu durumun en güzel örneklerinden biridir. Stark'a (2002) göre bilim adamlarının inançsız çıkmaları, araştırmanın yöntemiyle ilgilidir,
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.