Her insan nesli, bir ağacın yapraklarına benzer. Rüzgâr estikçe bir yılın yaprakları toprağa savrulur; fakat bahar geldiğinde ağaçlar tomurcuk verir ve taze yapraklar yeşerir.
Bu adam, pislikler arasında yetişen bir orkide gibiydi. Ne kadar kötü şartlar içinde olursa olsun, isterse kemikler, kuru kafalar arasında yetişsin, çiçek açacak ve parlayacaktı.
Çok değerli, bir daha geri gelmeyecek bir şeyi yitirdiğimizde, bir düşten uyandığımız duygusuna kapılırız. Benim durumumda bu duygu ürkütücü derecede doğru. Çünkü benim mutluluğum, düşlerdeki mutlulukla aynı gizden oluşuyordu gerçekten de.
MELÂNKOLİ
Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir torusu kalır.
Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.
Ne kış, ne yazı isterim,
Ne birdost yüzü isterim,
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.
Yanıma düşer kollarım,
Görünmez olur yollarım,
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir...
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melânkoli:
Kafamın içersi ölür.
"Ama sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi işine döndü."
Belki de hiçbirinde geçmez ama, açık seçiklikten yoksun eski hikayeler yığınından kulağımıza tanıdık gelen bir saptamadır bu.