Düşüncelerimiz ne ise hayatımız da odur.
Sayfa 16 - OTTO
بسم الله الرحمن الرحيم
إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِم
‘’İnsanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden
Allah onların durumunu değiştirmez.’’
Ra’d, 11
Sayfa 16 - OTTO
Ateizm ve Agnostisizmin tarihi,
gözünün önündeki varlığa ilişkin doğru dürüst yargılar
geliştiremeyen insanın tarihidir aslında.
Sayfa 19 - OTTO
Bir insanın ölüm haberini aldığımda bana acı veren, onun ölümü müdür, aldığım haber midir? Zira haberi alana kadar acı çekmiyordum. Dahası bana acı veren, aldığım haberin ötesinde 'öldüğüne inanmam' mıdır? Öldüğüne değil de o anda başkalaşıp daha mükemmel bir forma girdiğine 'inansam' bu acıyı çekmeyebilirdim. Ölmese de bana öldüğüne dair haber verilmiş olsaydı ben onun ölmüş olduğuna inancım yüzünden yine üzülecektim. İnancın doğru olup olmadığının da önemi olmadan sadece bir şeyin olduğuna dair inancın acıya sebep olduğu aşikardır. Öte yandan o insanın öldüğüne gerçekten inanmam mıdır? Yani acının gerçek kaynağı nedir? Ölmüş olduğuna inanmam acı verebilir, ama ama ölmediyse bu gerçek bir acı değildir. O zaman acı veren, ölmüş olmasıdır. Peki ölmüş olmak acının kaynağı ise ölen ben olmadığım halde neden acı çekiyorum? Ölümüne şahit bile olmadığım halde bu acıyı bana veren nedir? Bu durumda da sadece onun haline yaptığım adlandırma ve inancım acımın kaynağıdır. Buradan hareket ettiğimizde tecrübeden kaynaklanan acı ile inanç içeriğinden kaynaklanan acı arasında bir fark olduğu ortaya çıkmaktadır. İnsanın duygu ve düşünce ayarlarıyla oynayarak acıların bir kısmından kurtulması mümkündür.
Sayfa 17
Muhammed İkbal
''Dünyamız sana güzel geliyor mu dediler.
Hayır gelmiyor dedim.
Boz onu dediler.
Kişiyi öyle bir yere çıkar ki
Kaderden önce
Allah insana sorsun, ne istersin?
-Daha korkusuz yürü hayat yolunda,
çünkü bu koca evrende
kimse olmayacak yanında...''
Esrar-ı Hodi ( Benliğin Sırları )
Sayfa 32 - OTTO
Deizm
İnsan akıl ve tecrübesini değersizleştiren,
kendinden başka dinlere hoşgörülü davranmayan
ve kendi içindeki farklılıklara dahi tahammül edemeyerek
dini parçalayıcı bir mekanizmaya dönüştüren
teolojik-felsefi bir harekettir.
Sayfa 37 - OTTO