Varoluştan bu yana insanı cezbeden ve her dönemde araştırma konusu olan dil; 19. ve 20. yüzyılda eskisine nazaran daha da derinlemesiyle irdelenmiş ve felsefenin yeni bir disiplini olan Dil Felsefesi ortaya çıkmıştır.
Dil felsefecisi olan Wittgenstein, dilin yapısı ve düşüncenin mantığını matematiksel önermeler ve aksiyomlar ile 7 önermeyle incelemiş.
Bunlardan 1. olan “dünya olduğu gibi olan her şeydir.” ve 7. “üzerine konuşulmayan konusunda susulmalı” önermeleri diğerlerinin nezdinde en çok irdelenmesi gereken başlıklarken, aynı zamanda en az önermeyle sonlanmış başlıklar.
7 önermede de anlam-doğruluk ilişkisi sorgulanmış ve dilin; fikirleri, dinleri, bilimleri ve metafiziği içinde barındırdığı, metafizik ve akıldışı unsurları dışarıda bırakacak belirsizliklerden arınmış bir dil inşa etmenin gerektiğini söylemiştir.
İnsanın sınırı kendi dilinin hükmettiği yer kadarken, kendini sınırladığı kadar dünyasını da sınırlamayacak bir dil yaratma gayretiyle, dünyayı yansıtan bir resim edasıyla ideal bir dil kurmanın olanağını sunmuştur. Tüm dillerin ortak olduğu ve gerçekliğin dil yoluyla ortaya konduğu ve bu dilin mantık dili olabilme ihtimalinin imkanlarını soruşturmuştur.
Kitabın üzerine düşünüldüğü kadar ve her önermeyi; alt önermeleriyle kıyaslayıp varolandan farklı olacak şekilde sorgulayarak, dil felsefesinin sınırlarının çizildiği bir kitapmış hissiyle okuyabilirsiniz.
Sevgiler...