Kin tutmuş bağrını yar da gel, altın ökçelerle ezdiğin o ruhunu, çıkar pervasızlık uğruna; inançla haykır, tütmesi gereken şehrinin sarnıçlarında. Yakarışlarında keskin bir yankılanış, taarruzunda keskin bir feraset ve damarlarından yüreğine katliam yağmurlarıyla adalet yağsın... ve sürül toprağa, inançla yaşayıp, kahrolsan da melanetiyle dünyanın, sıkılsa düşmanın bedbaht haliyle dişlerin; dinmesin o gülüşlerin ve haykır, dost bildiğin düşmanların eylemsiz niceliklerini suratlarına; tükürerek, kan yuvası olmuş ağzına gelen acı sözlerle. Belki ansızın yutulur ölüm şerbeti, bir hoş meltemle ruhuna inen... direncin yıkılmaksızın dursun elbet dimdik, başlangıcın başındasın, yolun ilk adımında; diren ve savun kendini, zavallıların mesken tuttuğu bu hayata!