Her şeyin kendine özgü bir dışavurumu vardır ve bu dışavurum ona kendi dışından gelir. Her şey, üç eksenin kesişmesinin bir sonucudur,o şeyi o kesişme yaratır : kararınca madde, bizim onu yorumlama biçimimiz ve içinde bulunduğu ortam.
Çevremizi saran ortam, eşyanın ruhudur. Her şeyin kendine özgü bir dışavurumu vardır ve bu dışavurum ona kendi dışından gelir. Her şey, üç eksenin kesişmesinin bir sonucudur, o şeyi o kesişme yaratır: kararınca madde, bizim onu yorumlama biçimimiz ve içinde bulunduğu ortam.
-“Her yüz bir dünyadır; resmini yaptığı kişi ressama yüce bir hayal biçiminde, ışıktan renkler içinde görünmüş, tanrısal bir parmak onu fazlalıklarından soyarken, bir yaşamın tüm geçmişi içinden fışkıran dışavurum pınarlarını da göstermiştir.”
Mesele konuşacak insan aramak, kendini ötekinde seyretmek ihtiyacının bir dışavurumudur. Bu dışavurum değil midir ki insanın hayat boyu arayışlarının bir tablosudur. Hepimiz kendi hayatımızın daimi olarak resmini çiziyoruz. Ama bazan bilerek / iradi bir faaliyetle, bazan ise teslim olarak gerçekliğe. Gerçeklik demişken, gerçek - hakikat ayrımı ve hakikatin yemişleri “gerçek”leşsin diye mücadele etmek çoğu kez boş bir iş, hülya peşinde koşmak olarak nitelendirilmiştir halk tarafından.
"Kara Kışın Tam Ortası" bir öykü okyanusundan seçilmiş öykülerden mürekkeb bir eser. (Kaynak: Yazarla mülakat.) Fakat bu seçkide öyküler sanki biri bitince o ilhamla bir diğeri kaleme alınmış gibi hissettiren bir akrabalık içindeler. Öykü türünde bir eser demek eksik kalacaktır, türler arası bir tür diyebilirim bu esere. Öyküler adeta