Öncelikle Yasemin Sakallıoğlu'nu çok severim fakat hiç kitabını alıp okumayı düşünmemiştim daha doğrusu merak dahi etmemiştim içeriğini, fiziksel bir kitapçıda görünce ve uzun zamandır kitap okuyamadığım için ince olduğunu ve içeriğinin kolay akıp gideceğini düşündüğüm için şans vermek istedim. Kitabı ne beğendim ne de beğenmedim açıkçası. Öncelikle evet akıp gidiyor kitap en azından merak ettim ne olacağını ( aman aman bir merak değil bu dediğim veya hemen arka sayfayı çevirme isteğine sebep olacak bir merak değil ) çünkü kitap yüz beş sayfa ve hemen bitsin istedim o yüzden merakla okudum. Son on sayfaya kadar hikaye eh işteyken son on sayfada biraz da olsa anlam kazandı lakin bittiği yer ve kitabın kısalığı kitapla bağ kurmaya çok engel oluyor. Roman kategorisinde piyasaya sürülen bu kitabın sadece yüz beş sayfa olmasını algılayamadım çünkü bu kitap bir roman değil ancak ve ancak romanın giriş kısmı olabilir. Sanıyorum ki filme çekilecekmiş, fakat film çekilecek kadar alt metni olan bir hikaye de okumadım her şey çok hızlı başlayıp çok hızlı bitiyor. Sağlam bir zemine oturulmuş bir olay yok. İkinci kitabında belki de bu boşluklar tatmin edici şekilde dolar fakat yine de kitap beni tatmin etmedi.
