Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Leninist Partinin formülü sendikaları "komünizmin okulu", Troçki'nin formülü ise "kontrolün yönetici teknik aygıtı" olarak tanımlarken Buharin şöyle diyordu: "Her bir önerme de yanlış olduğundan onları kanıtlamak için hiçbir mantıksal köken göremiyorum; ikisi ve ikisinin karışımı doğrudur." Lenin bu "mantıksal" tartışmaya sert bir şekilde karşı çıktı: "Buharin Yoldaş "mantıksal" temellerden bahsettiğinde, onun tüm kanıtı, -belki de bilinçsiz bir şekilde- diyalektik ya da Marksist mantık değil, fomıel ya da skolastik mantığı ele aldığını gösterir." (V.İ. Lenin, Bütün Eserleri, Cilt 32, s. 92-3)
Sayfa 135
“... Sovyet Komünizmi İslam’dan daha az din değildir. İslam elbette komünizmden farklıdır; dünyayı yöneten insanüstü düzeni kadiri mutlak bir tanrının yarattığına inanır. Oysa Sovyet Komünizmi tanrılara inanmaz. Öte yandan tanrılarla pek alakası olmayan Budizmi ise din olarak sınıflıyoruz. Budistler gibi komünistler de insanın eylemlerini yönlendirmesi gereken, doğal ve engellenemez yasalara dayanan bir insanüstü düzene inanıyorlardı. Budistler bu yasaların Siddhartha Gautama tarafından keşfedildiğine inanırken, komünistler Kari Marx, Friedrich Engels ve Vladimir İlyiç Lenin’in saptadığına inanıyorlardı. Benzerlikler bu kadarla da kalmıyor. Diğer dinler gibi komünizmin de kendi kutsal metinleri ve kitapları vardı. Örneğin Marx’ın yazdığı ve tarihin yakın bir zamanda proletaryanın kaçınılmaz zaferiyle sonuçlanacağım ileri süren Das Kapital. Komünizmin Bir Mayıs İşçi Bayramı ve Ekim Devrimi’nin yıldönümü gibi kutlamaları ve bayramları vardı. Marksist diyalektik uzmanı ilahiyatçıları ve her Sovyet ordusunun komiser adı verilen, askerlerin ve subayların bağlılığını denetleyen görevlileri de vardı. Komünizmin de şehitleri, kutsal savaşları, ayrıca Troçkizm gibi sapkın akımları vardı; Sovyet Komünizmi fanatik ve tebliğci bir dindi, inançlı bir komünist Müslüman veya Budist olamazdı, ve gerekirse hayatı pahasına, Marx ve Lenin’in öğretisini yayması beklenirdi.”
Sayfa 228 - Kolektif YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Alkibiades kendiliği diyalektik yöntemle bulmaya çalıșır. Bedeninize baktığınızda kendinize eğilmiş olmazsınız. Kendilik giyim kuşam, araçlar veya mülklerden oluşmaz. Bu araçlardan faydalanan bir prensipte varlığını sürdürür, bedenle değil, ruhla ilgili bir prensiptir bu. Ruhunuz konusunda kaygılanmanız gerekir, kendine eğilmenin temel faaliyeti budur. Kendine eğilme, eylemin kendisine eğilmektir, maddileştirilen ruhla ilgilenmek değildir.
Kant Diyalektiği daha yükseğe çıkardı -ve bu onun en değerli yanlarından biridir-, çünkü onu sıradan tasarıma göre taşıdığı özenç görünüşünden kurtarıp Usun zorunlu bir etkinliği olarak gösterdi. Diyalektik yalnızca bir göz boyama ve yanılsamalar üretme sanatı sayıldığı için, doğrudan doğruya hileli bir oyunu oynadığı ve bütün gücünün yalnızca aldatmacayı gizlemesi üzerine dayandığı, sonuçlarının yalnızca düzmece sonuçlar ve öznel birer görünüş olduğu varsayımına gidildi.
Korku ve yüreklilik arasındaki çatışmanın yarattığı bir ileri bir geri giden diyalektik bir ilişkide savrulup duruyoruz.
Sofist Isokrates'in Felsefeye Bakışı
Isokrates'e göre episteme, yani bilim, insanların erişemeyeceği bir şeydir; erişilebilecek tek şey doksa, yani kanıdır. Bu açıdan matematik araştırmaları ve akılyürütme sanatı anlamında felsefi diyalektik de faydalı olabilir. Bu fayda insanı zorlu meselelerle yüzleşmeye alıştıran bir tür zihin jimnastiğidir, düşünceye hız katar, anlayış kabiliyetini artırır. Tamamıyla biçimsel anlamdaki bu jimnastiğe sınırlı bir süre ayrılmalı, bu disiplinlerin içeriği üzerinde fazla durmamalıdır.
Sayfa 343 - Alfa Yayınları - çev. Leyla Tonguç Basmacı
Reklam
"Peki, sağcı mısın, solcu mu?" -"Yok bizim felsefemizde sağ, sol. "Felsefe? "Senin felsefende ne var Kerim Abi?" Nihayet hazır yanıtı bulunan bir soruyla karşılaştığı için keyifle ünledi: "Bana derler Kerim, bugün buldum bugün yerim, yarına Allah kerim!" Hey gidi koca Marx, diye geçti aklımdan, kalk mezarından da gör diyalektik nasıl oluyormuş!
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Mantık, saf anlayış gücünün (verstand) ve aklın kendine özgü belirlenimlerinin ve yasalarının bilimidir. Bu bakımdan onun üç yönü vardır: 1) Soyut ya da diyalektik olmayan, 2) Diyalektik ya da olumsuz akılsal, 3) Spekülatif ya da olumlu akılsal. Diyalektik olmayan yönü, katı belirlilikleri ve birbirlerinden ayrılıkları içinde kavramlarda durup kalır; diyalektik yönü, onları geçiş ve çözülüşleri içinde gösterir; spekülatif ya da akılsal yönü, karşıtlık içindeki birliklerini ya da geçiş ve çözülüşteki olumlu olanı kavrar.
Merhaba kitapseverler #iradepsikolojisi#varoluşsalbilgelikserisi#akifmanaf#ozlemli_kitaplar#okudumbitti İrade nedir? İrade ; İnsanın eylemlerini mantığa, geleneklere ve zihinsel koşullanmalara uygun bir şekilde ıcra etme yetisidir. Düşünceleri, istekleri ve eylemleri amaçlı bir şekilde belirlenmiş hedeflere yönlendirme yeteneğidir irade . Bu kitapta irade nedir ? Sorusundan yola çıkarak irade olgusunun netleşmesini sağlayarak , kitap içeriğinde yürütülen inceleme ve araştırma diyalektik,analitik, psikolojik ve fenomenolojik unsurları göz önüne alarak bizlere anlatmaktadır. İrade nedir, ifadenin gücü, özgürlüğü,yetisi,iteklemesi, psikolojisi, dinamiği, seçimi,yüksekliği , gelişmesi, sistematiği,balonu, fenomeni,kontrolü , tükenmesi, güçlendirilmesi, yönetimi,mutlaklığı, başarısı, enerjisi, özelliği,kaderi yazması, tekâmülü,milliliği, kullanımı, bencilliği, ihtiyacı, işleyişi, yanılsaması, yoksunluğu.....vb bir çok başlık altında iradenin bakış açısını inceleyerek bizlere sunulmuştur. Varoluşsal bilgelik serisinin 19.kitabıdır . Diğerlerini okumak ve öğrenmek isteyenlere, sevenlere öneri olarak gelsin .Sağlıcakla kitapla kalın @azyayincilik @akifmanafkitaplari
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.