Diyalektiğe göre çelişki ne saçmadır, ne hiçtir. Tamamıyla hep ve gerçektir. Mademki her şey kımıldayıp değişmektedir, öyleyse bütün kımıltılar ve değişiklikler çelişkilerden doğarlar. Çelişki saçma yahut kör bir tesadüf değil; genel ve yaratıcı bir kanundur. Çelişki, gelişim ve dolayısıyla da varlığın öz iç gücüdür.
Hayati İnanç Tanıma Etkinliği
gzt.com/roportaj/medine... Hayâti İnanç, kendi ağzından... :)) Medine pazarından satın alınmış bir köledir benim dedem... Kendine has gülümsemesi, ezberden okuduğu beyitler, gençlerle yaptığı sohbetler… :)) Hayati İnanç, Denizli’nin en küçük ilçesinde başlayan hayat
Reklam
Diyalektiğe uyarak zihinleri geliştirmek istersek, derhal göz önünde şunları tutmaya mecburuz. Kafamız boş bir çömlek, fikirlerimiz o çömleğe doldurularak saklanan birer mücevher değildirler. Hayatta her yeni olay yeni bir fikir yaratır. Her yeni fikir, eski tez halindeki fikirlerimize karşı çıkan birer antitezdir. Yeni fikirle eskileri arasında, temasla beraber az çok uzun bir "derunî mücadele" [iç savaş] başlar. Biz, çok defa, o mücadelenin bilinçaltımızdaki belli belirsiz, sürekli, her yerde ve şiddette kendini gösteren evrimini açıkça hissedemeyiz. Çünkü, o mücadelenin başlattığı zihnî gelişim, evrim merhalesinde [aşamasında] kaldıkça, fikirlerimiz eski çerçevelerini muhafaza ederler. Fikirlerimizin niteliği, hassası [özelliği] hâlâ eskisi gibidir. Fakat günün birinde, en umulmadık bir vesile üzerine, zihnimizde ani bir şimşek çakar. O şimşeğin aydınlığında birdenbire yepyeni bir hakikat görürüz. Eski fikirlerden yenilerine atlarız. İşte yeni kanaatler edinmek böyle olur. Bizi yeni kanaate getiren şey bazen pek önemsiz bir olaydan çıkar. Ona "bardağı taşıran damla" diyebiliriz. Fakat taşırandır, yoksa dolduran o damla değildir. Kafamızın bardağı içinde anaforlar çeviren niceliksel birikiş aşaması olmasa, bardak dolmasa, o damla ile bir düşünsel devrime taşamazdık.
Hegel'in "Hukuk Felsefesinin Temel Çizgileri" kitabının Giriş kısmında ısrarla belirttiği gibi, şeylerin ve olayların tarifi ile yetinmek üstünkörü kalmak ve aldanmak olur. Gerçekliği kaçınılmaz gelişimi içinde gözden geçirirsek, ancak o zaman sağlam bir düşünce ve kavram sahibi oluruz. Onun için DİYALEKTİK MANTIK her şeyden önce olan bitenleri öyle tümden ve her yanlı bir GELİŞİM içinde görmektir.
İsmet İnönü'nün lafına doğru varan bir anlatış-2
Fikirleri "iyi çorba" eden bu "iyi kebapçı" meşhur bilginlerin koca Fransa'yı nasıl Hitler'e teslim ettiklerinde artık analaşılmayacak ne kalır? Ren ırmağının öte yanında Faşizm sürekli olarak en son model Fransız örneklerini, Fransız milyoneri Schneider (Şnayder)'den alarak harıl harıl tank, tayyare yaparken,
Derleniş yayınlarıKitabı okudu
Görünüşe aldanmak, zannedildiğinden çok ve sık başa gelir. Çünkü insan düşüncesi toplumsal bir üründür. Yani, şahsın kafasına dışarıdan dayatılmış olan, uzun müddet benliğine hakim olan bir şeydir. Doğadaki her şeyde görülen Atalet Hassası adlı kanunla, insan düşüncesi de, bir kere edinilmiş kurallara alıştı mı, onlardan kolay kopuşamaz
Reklam
107 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.