Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanı yıpratıyorlar yıpratıyorlar, tanınmayacak hâle getirene kadar uğraşıyorlar. Sonra dönüp, çok değiştin diyorlar. Ne tuhaf değil mi?
Diyorlar ki yüzü güzel kalsın diye ruhunu şeytana satmış.
Reklam
Taze tomurcuklar şimdi, Kavuşma zamanı diyorlar, Türküler söyleniyor bir yerlerde, Meşeler güvermiş, varsın güversin. Söyleyin o yare durmasın, gelsin diyor türküler.
İnsanlar neden bizi değiştirmeye çalışıyorlar diyorlar ki kötüsün sen nerden bileceksin benim kötü olduğumu daha ben kendimi bulamamışım sen değiş diyorsun bu çılgınca gelip bana kötüsün diyorsun
Sana bunu yapmaya hakkım yok ama yalnızlık diyorlar ya hani; insanın daima gidebileceği tek yermiş bunu anladım ve ben şu an buradayım.
Sayfa 230Kitabı okudu
Rosencrantz: - ama dünya düzeldi diyorlar. Hamlet: - Öyleyse kıyamet yaklaştı demektir!
Reklam
Kuzu gibi olun diyorlar Büyüyüp ortaya çıkınca Koyun gibi gütmek için sizi...
"Çağımız çalışma asrıymış, öyle diyorlar; aslında acı, sefalet ve çürüme asrı..."
Ortalığı kan gölüne çevirip adına barış diyorlar.
Tacitus
Beyler, hanımlar, vatandaşlar! Bütün dünyada dehşetli bir iktisadi buhran var diyorlar ... İngiltere' de, Almanya' da, Fransa' da, Amerika'da işsizierin adedi on milyonlarcaymış, efendim ... Ekmek bulup yiyemeyen, elbise bulup giyemeyenler dehşetli çokmuş ... Açları nasıl doyuralım? çıplakları nasıl giydirelim? diye, bütün cihanın allameleri düşüneeye var­mışlar. .. Demek oluyor ki, efendiler, demek oluyor ki, iki gözüm, aç var, o halde ekmek yok!.. Çıplak var, o halde giyecek elbise yok!.. Demek oluyor ki,'vatandaşlar, buğday fıkdanı, elbise kumaş noksanı var! O halde iktisadi buhranın önüne geçmek için, daha fazla buğday, daha fazla kumaş çıkarsınlar, açları doyursunlar, çıplakları giydirsinler ... Fakat, efendiler, meğerse, iki gözüm, iş böyle değilmiş. Ya? .. Buğday her zamankinden çokmuş, kumaş elbise her zamankinden fazlaymış da, onun için açlar ve çıplaklar ortalığı bu kadar sarmış ... Ve minel garaip ... Bu ne iştir? .. Fazla buğday varsa. Açlık ne oluyor. .. Fazla elbise, kumaş varsa çıplaklık neden? İyi ama kazın ayağı öyle değil, diyorlar. .. Bu iş o kadar basit değil, diyorlar ... Senin aklın bu işe ermez diyorlar. .. Hem sen böyle şeylerle pek uğraşma, diyorlar ... Diyorlar da diyorlar. Ben ise betekrar : Peki, öyle olsun. Ve minel garaip, diyorum ...
Reklam
225 syf.
·
Puan vermedi
Doktor olan Marlo Morgan’un araştırma yapmak için gittiği Avustralya anakarasının yüreğindeki çölde Gerçek insanlarla yaptığı yolculuğu ve buradan edindiği tecrübeleri anlatan harikulade bir kitap. Kitabı tam manasıyla anlatmam mümkün değil aslında anlatmaya çalışsam da bana geçen o duyguyu sözlerle anlatamam sanırım . Bilmemiz gereken şeyleri yazmaya çalışacağım ..Gerçek insanlar (Aborijin kabilesi) ve Mutant insanlar olarak ikiye ayrılmış insanlar yani Aborjinler bizlere mutant insan diyorlar. Yaşlı Kişi, Ooota, Şifacı Adam, Şifacı Kadın, Zaman Koruyucu, Anı Koruyucu, Barış Yapıcı, Kuşların Akrabası olmak üzere kendilerine özelliklerine göre isim vermişlerdi . Morgan deneyimini anlatınca kitapta gerçek ya da kurmaca ben de bizim mutant insan Aborjinlerin gerçek insan olduklarına karar verdim.Kitaptan bana kalan ve hayatıma yön verecek olan alıntıyla bitiriyorum çünkü uzun olunca yazıyı okumuyorsunuz…(Morgan babası öldüğünde babasının eşinden babasına ait kravat ve kol düğmesi istemişti hanım da ona burda senin işine yarayacak bişey yok demişti sonrasında su satırlar yazıyordu kitapta yani Mutant insan gerçek insanlardan öğrendiği duyguyu şu şekilde anlatmış bize … “Şimdi yaşamımın öyle bir noktasındaydım ki, durum son derece olumsuz bile görünse, ruhsal bir sınavdan geçme fırsatını yakaladığımı görebiliyorum. Neler olup bitmekte olduğunu gözlemek ve onu yargılamak arasındaki ayrımı öğrendim. Her şeyin ruhsal zenginleşme için bir fırsat olduğunu öğrendim.” diyor Morgan .. çok çok sevdiğim kitaplar arasına ismini yazdırdı ..Okuyun pişman olmazsınız..
Bir Çift Yürek
Bir Çift YürekMarlo Morgan · Dharma Yayınları · 200123,3bin okunma
İnsanların egoları kendilerini bile aşıyor. Kibirlerinin altında eziliyorlar, adına da özgüven diyorlar. Kolaycılığın böylesi!
köylüler böyle diyorlar gecenin arkasında bir yerde ufaldıkça gaz lambaları nehrin omuzlarına yaslanıp yaslı ve dindar yalnızlıktan soğumuş dağlar kalpaklı bir süvari dolaşırmış gizlilerde yatsıları kemal paşa'dır diyorlar
Sayfa 61 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Âşıklara “deli” diyorlar, ne masal şey…
Çocuklara yabancı dil öğretmenin neden bu kadar zor olduğunu şuan daha iyi anlıyorum. İngilizce olsun, Arapça ya da farklı bir dil olsun. Dilleri kategorize ediyorlar. Mesela İngilizceye gavur dili diyorlar, Arapçaya Kuran dili diyorlar. Evet doğru İngilizce gavur dili ama biz hem İngilizce bileceğiz hem Arapça bileceğiz. Gayeniz islamsa onların dilini iyi bilip onlarla öyle savaşacağız. Hiçbir dili küçümsememeyi ve ön yargıları yıkmamız lazım buna da çocuklardan başlamamız lazım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.