Madem öyle Allah'ım alırım bu yükü sırtıma.
Verecek bir şeyim yok ki senin uğruna.
Can senin nefes senin an senin,
Ama bırakma beni tek başıma.
Gün gelir elbet sabredene verirsin,
Yanımda olmayacaksa benden çekersin.
Madem sade Sen bilmek istiyosun,
Sen beni benden iyi bilmektesin.
Bu benim imtihanımmış, varsın çekerim.
Diyemesem de halimle,
bu konuda yalnız olduğumu sanıyordum. uzak bir yerde, beklenmedik şekilde, çok sevdiğim insanlardan oluşan, toplu bir tanıdıklar grubunu görmüş gibi hayretler içerisindeyim, gevrek gevrek gülerek izliyorum denk geldiğim pardon bağımlılarını.
pardon izlemek, öğrenciyken uzayan kahvaltılarımızın biricik sebebiydi.
"bu akşam pardon mu
-Suskun.
+Efendim canım.
-Vay, canım ha?
+Evet. Nolmuş ki? Ben kendimi seviyorum.
-He..Tamam. O değil de..
+Söyle.
-Napıyorsun?
+Napıyoruuum?? Bekliyorum.
-Kimi?
+Öğrenemedin. Galiba hiç öğrenmiyeceksin.
-Neyi?
+Kimi değil, neyi.
-Neyse ne işte. Neyi bekliyorsun?
+Çözülmemiş sorunlarımın ne zaman çözülmeye layık görüleceği anı.
-Hmmm:))
+Ne? Ne gülüyosun?
-Çok beklersin.
+Diyosun?
-Evet. Diyorum.
+E, bekleyelim o zaman. Nasıl olsa, taşı çatlatacak sabrımız var...