Neslihan YILMAZ

…bilmek,kılmak ve olmak
Uyacak merd arıyor tarih şu üç kaideye: Bileceksin,kılacaksın, olacaksın aşk ile. Bilmek: kendini bilen, mekanını bilen, zamanını bilen, dünyayı bilen bilgili,vakur cevval bir insan. Kılmak: küçük işleri de önemli gören, kendi yaptığı işin ülke için önemli bir katkı olduğunun bilincinde, dünyanın her yerinde iş yapabilecek bilgi, kabiliyet ve özgüvende bir insan. Olmak: ahlâk sahibi, güler yüzlü,açık,alıcı ve terkib edici, zihni, gönlü, vücudu sağlıklı bir insan. Yani Mevlânâ hazretlerinin buyurduğu gibi pergel gibi, bir ayağı kendi topraklarında ve uygarlığında sabit, diğer ayağı ise bütün dünyayı gezen,öğrenen, iş yapan bir insan...
Sayfa 79 - İnsan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İrfan kalbe dayanır.Kalbin bilgisi ise aklın bilgisinden farklıdır.Fakat bu ikisi birbirinden kopuk değildir. Kalbin de bir aklı vardır. Ona "irfan" diyoruz. Aklında bir kalbi vardır ki ona da "ilim" diyoruz. Her biliş, ilim değildir. ... Kısacası, ilim aklın kalbidir. İrfan ise kalbin aklıdır.
Sayfa 49 - MostarKitabı okudu
Böyle bir sorunlar yumağının, "aç ve ihtiyar" Avrupa'nın "pazarı" olmak için can atanlar, bir kez daha mantık süzgeçlerini çalıştırmalılar! Ya da ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar hatta AB üyesi bir ülke vatandaşı bile olsalar asla Avrupalı olamayacaklarını anlamalılar. İyisi mi gerçekten kim olduklarını keşfetmeye çalışsınlar! Onlara, Allah'tan, akıl fikir ve yıkanmış beyinlerine huzur diliyorum.
Sayfa 394 - Remzi kitabeviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Papa 2.jean Paul 1999 Noel'inde verdiği mesajda "Birinci bin yılda, avrupa hıristiyanlaştırıldı!" demişti. ikinci bin yılda Amerika ve Afrika'nın hıristiyanlaştırıldığını söylemişti. "Üçüncü bin yılda Asya'yı hıristiyanlaştıralım!" demişti... Ve Vatikan, " Asya'nın hristiyanlaştırılması sürecinde, Türkiye merkezdir" görüşünü açıklamıştı.
Sayfa 287 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Türkülere müslümanlara laf atmasa popüler olmazdı şaşırdık mı hayırrrrr
... Burada Büyük Bay Golyadkin Türklerin uykuda bile tanrının adını anmakta haklı olduklarını belirtti. Sonra, Türklerin peygamberi Muhammed hakkında kimi alimlerin attığı bazı iftiralara katılmadığını belirten Bay Goldyadkin onu bir anlamda büyük bir siyasetçi olarak kabul ettiğini belirterek, bir derlemede okuduğu cezayirdeki ilginç bir berber dükkanını anlatmaya başladı. Misafir ve ev sahibi uzun bir süre Türklerin saflığına güldüler ama afyonun etkisiyle şahlanan hayret uyandırıcı fanatizmlerinin hakkını vermeden de geçmediler...
Sayfa 101 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Reklam