Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğa, kendi zamanında, tuhaf adamlar yarattı: Kimileri sürekli gözlerinin önüne bakan Ve gayda çalan birine papağanlar gibi gülen; Ve kimileri ekşi suratlı, Gülümseyip de göstermezler ki dişlerini, Şakanın gülmeye değer olduğuna Yemin bile etse bilge kişi. Venedik Taciri, sahne 1
Yaşam tarzımızın karnımızı doyuran doğayla doğrudan zıtlık içerisinde olması -o doğa ki, her fırsatta sığndığımız, diğer tüm milletlerden daha çok sevdiğimize inandığımızdır, ancak yaşam biçimimizden ve ekonomik sistemlerden dolayı her gün, her saat, uyurken bile altını oyduğumuzdur- o kadar sorunludur ki, örneğin bir senaryo yazarı ana kahramanın ikilemini bunun üzerine kursa, verilen mesaj çok aptalca, bayağı, abartılı, inandırıcılıktan uzak bulunabilir, hatta modaya uyma çabası olarak değerlendirilebilir.
Reklam
Nazi-Sozi/ Nasyonal ve Enternasyonal
Halkları ve Devletleri yaratan şey savaşlardır; savaşmayanlarsa her şeylerini kaybetmeye mahkumdur. "Bunun berbat bir görüş olduğunu da söyleyebilirsiniz. Öyledir de. Bunu kabul edip mücadeleye girişmek zorundayız. Tarih, kardeşlik üzerine atılan Marksist nutuklarla değil, ebedi ve ezeli doğa yasalarına uygun olarak şekilleniyor.
Sayfa 34 - Zeplin/2019
İki Yüz Yıl Önce Tuna'da Yolculuk!
Çevremizdeki dünyayı anlatan çok eski seyahat kitaplarından biri de -hiç yayımlanmamış olduğu için gizem dolu- Avusturya- Macaristan monarşisinin savaş arşivi için hazırlanmış olan 1751 tarihli bir eser. Bu güzel kitapla Tuna Nehri'nde yolculuk yapıyorsunuz. Kenarları yaldızlı kalın kitap bir sanat eseri ve kayserin isteği üzerine
Sayfa 170 - 171, 172, 172, 174 Everest Yayınları
Avrupa tarihinde köleciliğin oldukça sağlam felsefi temel­lere sahip olmasının örnekleri çok fazladır. Modernitenin inşa olduğu zamanların hemen hemen tüm ünlü filozoflan köleci­liği bir şekilde onaylamışlardır. Örneğin Hegel (1770-1831) si­yah derili insanlann medeniyeti öğrenebilmeleri için köleliğin gerekli bir süreç olduğunu savunmuştur•
Seks doyum ister, aşksa mutluluk. Seks insanlar ve hayvanlar için ortak bir doğa olayıdır. Aşk kültürel gelişmenin sonucudur ve tüm insanlarda görülmez.
Reklam
Din Üzerine
İnsanların yeryüzünde çektikleri cehennem azaplarını başka bir yerde (ahirette) rahat etmek boş hülyasıyla telafi etmek için rahiplerin ve kilisenin cenneti budalaca uydurduklarını tekrar tekrar söylemeye gerek var mı? Bundan başka, böylelikle, göklerdeki bir cennet mutluluğu düşü, zenginlerin yeryüzünde sürdürdükleri yaşamın çekici ve göz alıcı parlaklığını yoksulların gözünde biraz karartacak, hatta söndürecektir. Ölümün yüreklere saldığı korku, dinlerin yaratılmasına sebep olduğundan dolayı kötüdür, zararlıdır. İlkel insanların bilinçli yaşamının başlangıcında, bir din yaratmak, doğa olgularını bir düzene sokmak denemesi olduğu için, bu olguları insana benzeyen tanrılar şeklinde canlandırdığı için, aslında, korkutucu hiç bir şeyi kapsamayan bu halk yaratmasının belli bir toplumsal faydası da vardı. Düşüncenin, fantezinin, gelişmesine yardım ediyordu ve "sanat" yaratması olarak bugüne kadar hâlâ değerini kaybetmedi.
BİRİ BENİ GÖZETLİYOR İslam Aleminden Görme Teoremleri Yunanca felsefi, matematiksel ve tıbbi metinlerin Arapçaya ter­ cüme edilmesi M.S. 9.yy'e doruğa yükseldi ve İslam aleminde bü­ yük bir düşünsel mayanın tutmasına yol açtı. Bu dönemde, bilim ilk kez uluslararası bir çaba oldu. İslam dünyası İspanya ve Fas'tan Çin sınırlarına kadar
Felâsifenin evrensel felsefenin gelişiminde önemli bir aşamayı temsil etmediği, tüm işinin antik mirası Batıya aktarmaktan ibaret olduğu, felsefenin önemli hiçbir alanında veya sorununda özgün bir görüş ortaya atmadığı iddiasının doğru olmayan bir iddia olduğunu daha birçok özel örnekle de gösterebilirim. Örneğin Gazzâlî'nin ünlü nedensellik eleştirisini hepiniz biliyorsunuz. Gazzâlî hiç şüphesiz, Hume'unkinden tamamen farklı bir bağlamda farklı bir problematikle ilişkili olarak ve farklı kaygılarla, nedensellik kavramımızın herhangi bir a priori temele dayanmadığı gibi bize deneyle de verilmiş olmadığına, sadece psikolojik alışkanlık ve beklenti duygumuzdan kaynaklandığına işaret etmiştir. O şüphesiz, bu tespitinden bizim için, yani modern çağ insanı için daha önemli olacak olan felsefi meyvesini çıkarmamıştır. Yani ne o ne de ona cevap vermek üzere ortaya çıkan İbn Rüşd veya her ikisinin görüşlerini ciddi bir ilgiyle ele alan İbni Haldun bu eleştiriyi doğa yasaları ve bilimsel bilginin niteliğine ilişkin son derece yararlı olabilecek epistemolojik araştırmaların hareket noktası yapmışlardır.²⁰
Sanki onu rüzgarlar getirmişti, Sanki onu serçeler eğitmişti, Sanki herkesten gizli bir işaretle Orkidenin büyüdüğü uzak kırı bilirdi.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.