Vuslat'ın ayakları yere basınca, ellerini gevşetti usulca kıza yol verdi. O atın ve tayın yanına gitti. Hasret, kızın elleri sevdiğini biliyordu. Atla çekilmiş eski bir fotoğrafını profil resimi yapmıştı çünkü . Atların iyileştirici, sakinleştirici bir özelliği olduğunuda biliyordu. Denizde yunuslar, karada atlar iyileştirirdi insanları yunus bilinci yükseltir, mutluluk verirdi. Atlarsa uyumlandırır. Ve dengelerdi. Binlerce yıldır insanla birlikte yürümeyi, koşmayı öğrenmiştir. Atlar insan ata binmeyi marifet gelistirirken at ona doğayla bir olmayı öğretir. Ata binen, doğa olmalıdır. Yoksa at taşımaz, sırtından atar onu.
Sayfa 116Kitabı okudu
Sümerlilerin çok tanrılı bir dinleri vardı. Onlara göre tanrılar topluluğu, aynı insan topluluğu gibi teşkilâtladırılmış bir krallık halinde idi. Bu krallık güneş, ay, yıldızlar ve gezegenler gibi göksel varlıklar, rüzgar, fırtına, kasırga, yağmur gibi atmosfer güçleri, nehir, dağ, ova gibi doğa görüntülerini, şehir, tarla, bent, hendek, çiftlik gibi kurumları, balta, kazma, tuğla kalıbı, saban gibi araç gereçleri var eden ve idare eden varlıklar insan görünüşünde, fakat insanüstü güçlere sahip ve ölümüzdüler. Onlar da insanlar gibi doğuyor, evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor, üzülüyor, seviniyor, kıskanıyor, kızıyor, intikam alıyorlardı. Hatta suç işliyorlardı. En önemli tanrılar, yaratıcı olarak düşünülen gök, yer, hava ve su tanrıları idi.
Sayfa 80
Reklam
Çevre kirlenmesiyle doğa, kendisini gittikçe daha çok, daha aşırı, ama gittikçe daha düzensiz olarak sömüren insanoğlundan intikaım alıyorsa, teknik de kendisini yaratan, ama kendisi için gereken koşulları ve düzeni yaratamayan insanoğlundan intikam almaktadır.
Doğa = güzellik ve iyilik...
209 - Doğadan insana insanın ruhunu yatıştıran bir güzellik ve güç soluğu yansıyordu. İnsanlar bu güzel yeryüzünde, bu sonsuz yıldızlı gök altında yaşayacak yeterince yer bulamıyor mu? Bu büyüleyici doğa içerisinde insanın ruhunda kötülük, intikam hissi ya da birbirini yok etmeye olan hırs nasıl baki kalabilir? İddia ediyorum ki, insan kalbinden kötülüğe dair ne varsa doğa ile temasta yok olmalı; çünkü doğa güzelliğin ve iyiliğin saf ifadesi.
SUMER TANRI EVLERİ
Sumerlilerin çok tanrılı bir dinleri vardı. Onlara göre tanrılar topluluğu, aynı insan topluluğu gibi teşkilatlandırılmış bir krallık halinde idi. Bu krallık, güneş, ay, yıldızlar ve gezegenler gibi gök­sel varlıklar, rüzgar, fırtına, kasırga, yağmur gibi atmosfer güçleri, nehir, dağ, ova gibi doğa görüntülerini, şehir, tarla, bent, hendek, çiftlik gibi kurumları, balta, kazma, tuğla kalıbı, saban gibi araç ge­reçleri var eden ve idare eden varlıklar insan görünüşünde, fakat in­sanüstü güçlere sahip ve ölümsüzdüler. Onlar da insanlar gibi do­ğuyor, evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor, üzülüyor, seviniyor, kıskanıyor, kızıyor, intikam alıyorlardı. Hatta suç işliyorlardı. En önemli tanrılar, yaratıcı olarak düşünülen gök, yer, hava, su tanrıla­rı idi. Hepsinin tek bir kralı vardır, o da hava tanrısı. Yeryüzünde nasıl kralların sarayları varsa bu tanrıların da evle­ri olmalı idi; böylece onlar insanlara daha yakın olacaktı. İşte bu amaçla tanrı evleri yapılmaya başlamıştır.
Sayfa 80 - kaynak yayınları
Sümerde tanrılar teşkilâtı
Sümerlilerin çok tanrılı bir dinleri vardı. Onlara göre tanrılar topluluğu, aynı insan topluluğu gibi teşkilâtladırılmış bir krallık halinde idi. Bu krallık, güneş, ay, yıldızlar ve gezegenler gibi göksel varlıklar, rüzgar, fırtına, kasırga, yağmur gibi atmosfer güçleri, nehir, dağ, ova gibi doğa görüntülerini, şehir, tarla, bent, hendek, çiftlik gibi kurumları, balta, kazma, tuğla kalıbı, saban gibi araç gereçleri var eden ve idare eden varlıklar insan görünüşünde, fakat insanüstü güçlere sahip ve ölümüzdüler. Onlar da insanlar gibi doğuyor, evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor, üzülüyor, seviniyor, kıskanıyor, kızıyor, intikam alıyorlardı. Hatta suç işliyorlardı.
Reklam
Diğer taraftan, İnsanın Kötü Doğası, Tutku ve İntikam, İnsanları, diğerlerini cezalandırmada aşırıya götürecektir. Bunu Karışıklık ve Düzensizlikten başka bir şey izlemeyecektir ve bu yüzden de Tanrı, Yönetimi kesinlikle İnsanların taraflılığını ve şiddetini sınırlamak için göndermiştir. Sivil Yönetimin, İnsanların kendi Davalarında Yargıçlar olabildikleri, kesinlikle Muhteşem olması gereken Doğa Durumunun sakıncalarının doğru Çaresi olduğunu kolaylıkla kabul ederim, çünkü Kardeşine bir zarar verirken oldukça adaletsiz olan kişinin, verdiği zarardan dolayı kendini suçlarken nadiren aynı şekilde adaletli olacağı kolaylıkla tasavvur edilebilir. Ancak bu İtirazı yapanların, Mutlak Monarkların da İnsanlar olduklarını hatırlamalarım rica ediyorum ve İnsanların kendi Davalarında Yargıçlar olmalarının ardından zorunlu olarak ortaya çıkan ve Doğa Durumunun sürmesini engelleyen Kötülüklerin çaresi Yönetim ise bir yığına emreden bir İnsanın kendi Davasında Yargıç olma özgürlüğüne sahip olduğu ve Uyrukların hiçbirinin Keyfine Uygulamaları sorgulamaya ya da denetlemeye ilişkin en ufak bir özgürlüğü olmaksızın, bütün Uyruklarına dilediği her şeyi yapabildiği yerdeki Yönetimin ne tür bir Yönetim olduğunu ve Doğa Durumundan ne kadar daha iyi olduğunu bilmek istiyorum.
Doğaya birşey olmaz,onu koruma çabası bizim bencilligimizdir
Doğa bize, ona zarar vercek şeyler esinler mi? Bize aşk eziliyor, yaratimlari ortaya çıkıyor. Yıkımlar mi gerekiyor? Içimize intikam kıskançlık zevk düşkünlüğü ve ihtiras yerleştiriyor, cinayetler ortaya çıkıyor. Ama her zaman kendisi için çalışıyor. Biz, kendimizden hiç kuşkulanmadan onun kaprislerinin saf araçları haline geliyoruz.
Sayfa 94 - ChiviyazilariKitabı okudu
"Suçlu olmamın ilk nedeni çevremdeki herkesten daha akıllı olmamdır. (Kendimi her zaman çevremdeki insanlardan daha akıllı görmüşümdür ve bazen, inanır mısınız, bundan utanmışımdır. En azından, yaşamım boyunca asla insanların gözlerinin içine bakamadım, hep başka taraflara baktım.) Sonuç olarak suçluyum, eğer yüce gönüllü biri olsaydım, bunun yararsızlığını bilmek bana daha çok acı verirdi. Zaten bu yüce gönüllüğümle hiçbir şey yapamazdım, bağışlayamazdım çünkü bana vuran doğa yasalarına göre vurmuştur, doğa yasaları da bağışlanamaz; unutamazdım da doğa yasası da olsa incinmişimdir. Son olarak da, kesinlikle yüce gönüllü olmayı istemeseydim ve beni incitenden intikam almayı arzu etseydim de kimseden hiçbir şeyin öcünü alamazdım, çünkü muhtemelen yapabilecek olsam da, bir şey yapmaya karar veremezdim."
Sayfa 16 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
Özgür insan, karşılıklı yarar ve dayda sağlayacak, başkalarının görüşlerine; hatta hatalarına karşı hoşgörülü olacaktır. Ancak insanoğlunun kılavuzluğunda yaşamaz. Bu nedenle devlet ya da egemen güç, bireylerin diğer bireylerin sınırsız çıkar peşinde koşmalarından korunmalarını -akılla değil, güç tehdidiyle- sağlamak için gereklidir. Herkesin herhangi bir sınırlama olmaksızın kendi çıkarının peşinde olduğu bir doğa durumundan sivil bir devlete geçiş, belirli doğal haklardan evrensel olarak feragat etmeyi ve bu imtiyazları merkezî bir otorite eliyle kullanmayı içerir, örneğin “herkesin intikam alma ve iyi ile kötüyü yargılama hakkı” gibi. İnsanlar, tutkuları tarafından yönendirildiği sürece, “uyum içinde yaşamalarını ve birbirlerine yardım etmelerini” devlet eliyle sağlamaları gerekir.
113 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.