Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğan Güneş Özkılıç

Kimse, dünyanın bir tek “ân”ını içine sığdırmayı başaramıyor. Aşka düşenler hariç...
Sayfa 50 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Reklam
İnsan bakmayı zamanla öğrenir.
Sayfa 36 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Belki de dünya, içine konuk olduğum bir anlık gafletten ibarettir. Belki de ben, bir anlığına gaflete düşmüş bir başka ruhun dalgınlığından ibaretim burada...
Sayfa 32 - Dergah Yayınları 4. Baskı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eşyaya tapındıkça, canı çekilen ruhumuzun ıstırabını duymamak için, müsekkin niyetine şenlendirdiğimiz karanlık bir ormana benziyor bizim büyük kentimiz. Sükünetini koruyabildiğimiz tek yer mezarlıklar. Artık dinlenmek için oraya gidebiliriz!”
Sayfa 29 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Dünyanın mı ölümde yoksa ölümün mü dünyada konakladığını birbirine karıştırdık kimi zamanlar. Ama kimse yadırgamadı onu, kimse bir talancı gözüyle bakmadı. Geldiğinde, şehrin bütün kapılarından aynı anda girdi içeriye ve herkese duyurdu geldiğini. Biz bu şehirde öğrendik ki; anonsu yapılmamış bir ölüm, tenha bir ölümdür!..
Sayfa 23 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Reklam
Böylelikle ilk kez, babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz; saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz. Görürüz ki, onun alnı yaşadığımız coğrafyanın kaderiyle aynıdır. Sanki hiç mola verilmemiş bir savaşın cephe yerine benzeyen bu alın aslında bizzat hayatın alnıdır.
Sayfa 19 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o “biraz” yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile. Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilkin ve hep onun saçları ağarır, ilkin ve hep o öksürür.
Sayfa 18 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Hep böyle oluyor: Hep böyle birdenbire düşüp, tekrar tırmanmaya başlıyorum dünyaya...
Sayfa 13 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Kuşkusuz beni bitkin düşüren bir yolculuk olacak bu; aralarında hiçbir insicam bulunmayan bir sürü hatıradan sonra yeniden dünyaya, o kovulmuşların evine geri döndüğümde, bir kez daha, “hatırlamak da bir ihanettir' diye söyleneceğim.”
Sayfa 9 - Dergah Yayınları 4. Baskı
Yakub muhabbetle sınandı. Sınanması, Yûsuf'unun çalınmasıyla başladı. Üstelik öyle bir sınandı ki çalınan da Yakup' undu, çalan da Yakup' undu.
Sayfa 43 - TİMAŞ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Ama insanın kendi içindeki kargaşa toplumsal kargaşadan daha ürkütücüdür.
Sayfa 164 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okudu
Zaman zaman yanlış yorumlandığını gözlemlediğimiz “kendini gerçekleştirme” kavramına burada bir açıklık getirmeyi gerekli görüyoruz. Bu, bir insanın biçimsel olarak ya da bazı toplum normlarına göre giderek yükselen bir başarı çizgisini gerçekleştirmesi anlamını taşımaz. Kendini gerçekleştirme, kendini yaşamayı göze alabilecek yürekliliği gösterebilmeyi ve kısırdöngülerden özgürleşebilmeyi tanımlar. Bu bölüme kadar anlatılanlar okuyucuya, insanın kendisini gerçekleştirme yollarını hangi nedenlerle ve nasıl kapatmakta olduğunu açıklama amacını taşımaktadır. Bir insanın kendi kısırdöngülerinin tümünü görebilmesi, gerçekleşmesi olanaksız bir durumdur. Böyle bir durumun gerçekleşmiş olduğunu varsaysak bile bu, o insanın kısırdöngülerinden arınabileceği anlamını taşımaz. Ama yine de kendine dönük yıkıcı mekanizmalarının kökenini tanıyabilmek, insanın kendisine ilişkin bilinmeyenlerinin sayısını azaltır ve onu rahatlatır. Ancak asıl önemli olan, bu mekanizmaların nedenlerinden çok, “nasıl” işlediğini anında görebilmektir. Psikolojik tedavı yöntemlerinin çoğu bireyin “nasıl yanıldığını” anında görebilmesine yardımcı olmayı amaçlar.
Sayfa 152 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okudu
İnsan bağımsızlığa doğru attığı her adımı ürkütücü bir tehdit olarak yaşar. Öbür insanlardan farklı davrandığı oranda reddedilme ya da sevgiyi yitirme olasılığı artar. Kendisine yön vermede yenilgiyle karşılaşma olasılığı sürekli bir korku yaşamasına neden olur. Bu, insanın kendi yaşamını sürdürmekten korkmasıdır ve çevreye karşı yaşanan bir suçluluğu da içerir. Çünkü bağımsızlık çabası, o insanın bağlı olduğu insanlara karşıt davranışlarda bulunmasını da gerektirir.
Sayfa 155 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okudu
Kusurlu bir yanımızla yüzleşip bunu kabul edebilirsek, bu yanımızın bir süre sonra ortadan kalkma olasılığı da artar. Bu çoğu kez bilinçli bir çabayı gerektirebilirse de, bazen çözüm hiç fark etmeden gerçekleşir. Böyle bir süreci başlatmış olmak, insanlarla ilişkilerimizde daha da etkin olmamızı sağlar. Çünkü kendimize karşı hoşgörülü oldukça, diğer insanların kusurlu yanlarını da daha kolay kabul edebiliriz. Dolayısıyla onlara gerçek anlamda bir şeyler verebilmemizin gururunu yaşamaya başlarız. Bu, benliğin şişmesiyle sonuçlanan gururdan çok farklı bir duygudur. İnsanın kendisine değer verebilmesini içerir.
Sayfa 85 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okudu
Acı da verse hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden asla kendimizi lanetlememeliyiz. Kendini lanetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklarını görebilmesini engeller. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir, İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç, gerçek güç değildir.
Sayfa 84 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okudu
211 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.