Doğanın yarattığı haliyle insan sağı solu belli olmayan, iç yüzü kavranamayan netameli bir varlıktır. Bilinmedik dağlardan, bayırlardan kopup gelen bir seldir adeta, balta girmemiş bir ormandır, ne bir yol geçer içinden, ne bir düzene sahiptir.
Stefan Zweig
"Her sakat ve biçimsiz varlık kendi çilesinin üstüne bir de, acımasız bir şekilde eli yüzü düzgünlerin saklamayı beceremedikleri rahatsızlığına katlanmak zorundadır. Böylece şaşı bir göz, tavşan dudak, yarık bir ağız, doğanın bir kerelik hatasından bir insanın gittikçe büyüyen acısına, bir ruhun kökü kazınamayacak felaketine dönüşür; daireler çizerek dönen yeryüzü adlı gezegenimizde anlam ve adalete inanmayı zorlaştıran iblisçe bir felakete."
Reklam
Hoş geldin en sevdiğim mevsim. Hoş geldin hüznün en huzur verdiği zaman. Hoş geldin güzel Eylül... Doğum günümün dahil olduğu ay olduğundan mı severim bu ayı yahut başka hüzünlü sebepten mi bilemiyorum ama kendimi en iyi hissettiğim aydır Eylül. Garip... Tüm doğanın yavaş yavaş ölmeye başladığı bu mevsimde ben; nedense yeniden doğar gibi mutlu ve tüm hüzünlerimden zevk alacak kadar huzurlu hissediyorum. Hoş geldin güzel Eylül. Hoş geldin içimin gülen yüzü. Hoş geldin kazandıklarımla kaybettiklerimin ters orantılı hüznü. Okan KUZU
Ey Güneş! Ey Yüzü Tanrısallığın!
Ey güneş! ey yüzü tanrısallığın! Vahşi çiçekleri sel yatağının! Mağaralar! Seslerin duyulduğu Yaban böğürtlenleri ormanların! Otların altından duyulan koku! Örnek yükseklikte kutsal tepeler, Bir tapınağın ak süsü gibiler. Yaşlı kaya, yılları yenen meşe, Sizi izlerken duyumsuyorum da Dağınık bir ruh giriyor kalbime! Ey kızoğlankız orman, duru kaynak! Karanlığın çivitlediği gül berrak! Göğün ışığı pırıl pırıl su Ne diyorsunuz bu haydut hakkında? Ey doğanın bilinci, sağduyusu! . Victor Hugo
Zeytinin teri Arabamız su kaynatmasa durmayacaktık, o sıcak yaz günü Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde. Yola çıkmadan önce arabaya bakım yaptırmış, hararet sorunu olduğunu söylememe rağmen arıza bulamamışlardı. Dağda su kaynattıktan sonra motorun soğumasını bekleyip ancak Savaştepe’ye kadar gidebilmiştik. Birlikte yolculuk ettiğim eşim ve kızımın
148 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Eserin ilk kırk-elli sayfasına kadar benim için sıkıcı oldu biraz. Çünkü dini/mistik hikaye tadında bir klişe eser okuyacağımı düşündüm ancak ilerledikçe işin iç yüzü değişti. Çünkü başta mistik deneyimler yoluyla bilgelik peşinde koşan Siddartha önce dünyaya döndü daha sonrasında da aradığını daha önce küçümsediği bu dünyada, doğada buldu. Tabiri caizse göklerde arananın yerde bulunuşunun hikayesi Siddartha :) Eserde doğa,bilgelik ve zaman konularında irdelenen bir felsefe var. İşlenen fikirlerin hiç biri yeni değil, tabi yazarın böyle bir amacı da yok. Bu fikirler binlerce yıl öncesinden geliyor. Aslında bunca "ilerleme" ye rağmen sorduğumuz sorular hiç değişmedi. Hatta yeni verdiğimiz cevaplar bizi tatmin etmekten uzaklaştırdıkça geriye dönme çabası içerisindeyiz. Antik Hint, Yunan, hatta Afrika ve Amerika yerlilerinin öğretilerine sarılıyoruz. Doğanın bir ruhu olduğuna inanan bu ilkellerin dünyadaki her canlıya olan saygısını biz daha yeni yeni anlamaya çabalıyoruz. Çünkü felsefeyle ilgili verilen her yeni cevap kafamızı karıştırmaktan başka da pek bir işe yaramıyor. Zaten, felsefeyi sevmeme rağmen, bulduklarını sandıkları cevaba bir doğa kanunu derecesinde kesinlik atfeden filozoflara içten içe uyuz oluyorum :) . Son olarak eserde beni etkileyen düşünceler ise; zamanın olmayışı, anın sonsuzluğu, bilgeliğin bir insandan öğrenilemeyeceği ve her görüşün aslında doğru olduğu fikirleriydi. Yalnız kitapta "Siddartha" ile "Gotama" nın farklı karakterler olarak oluşturulması kafamı karıştırdı. Bu konuda bilgi sahibi olan varsa beni aydınlatmasını rica ediyorum :) .
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202038,4bin okunma
Reklam
479 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.