boğayla çiftleşmesini sapıkça bir heves olarak görüp bir köşeye itmiştim ama Pasiphae heveslerle yönetilmez, kendisi onları yönetirdi. yüzünde gerçek bir duyguyu en son ne zaman görmüştüm? doğum yatağında yüzü telaştan çarpılmış halde canavarın yaşaması gerektiğini haykırdığını hatırladım. niye? sebep sevgi değildi, Pasiphae'nin içinde sevgiden eser yoktu. demek ki yaratık bir şekilde amaçlarına hizmet ediyordu. ... Pasiphae'nin kardeşlerinden biri ölüleri diriltmeyi, diğeri ejderha terbiye etmeyi öğrenmiş, kız kardeşiyse Skylla'yı dönüştürmüştü. artık kimse Pasiphae'den bahsetmiyordu. şimdiyse bir darbeyle solmakta olan yıldızını yeniden parlatmıştı. bütün dünya Girit Kraliçesi'nin, insan eti yiyen dev boğanın yaratıcısı ve annesinin hikayesini anlatacaktı. tanrılar da hiçbir şey yapmayacaktı. onlara edilecek onca duayı düşünün.
Sayfa 139Kitabı okudu
58 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Yaşam
Soğuk, açlık, sefalet, yaşama azmi hayata tutunmak. Bu kitapta bunların hepsi var. İlk iki öyküde soğuğun acımasızlığını hissediyorsunuz okurken. Ve etkilenen kişinin çaresizce ve ilk başta bir o kadar da soğukkanlılıkla ateşe ulaşma çabasını beraber yaşıyorsunuz. Başarabilecekler mi? O zorlu hayat koşulları için tekrar hayata dönebilecekler mi? Okurken bizleri de düşündürüyor. Öykülerin kahramanlarını çıkarırsanız betimlemeleriyle duygusallık ve doğanın sert ve acımasız yüzü de donmuş nehirlerle, dik ve buz tutmuş yamaçlarla zihninizde canlanıyor. Üçüncü öykümüzde bir insanın yaşama ve hayata tutunma arzusunda ona eşlik ediyorsunuz. Düşüyor ayakları kanıyor etrafı izliyor ve sonunda hayatı sorguluyorsunuz beraber. Kısa bir öykü kitabı olmasına rağmen betimlemeleriyle ve doğanın sertliğini insan hareketlerinin güzel tasviriyle keyif alarak okuduğum bir kitap oldu .
Ateş Yakmak
Ateş YakmakJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202311,8bin okunma
Reklam
Bıçağın kemiğe dayandığı ve artık intiharı düşünen bir kadınla çalışıyordum. Verandasına ağını kuran bir örümcek gözüne çarpmıştı. Bu küçük hayvancıkta, bu kadının ruhunun etrafındaki buzu kırıp onu tekrar özgürleştiren ve büyüten şeyin tam olarak ne olduğunu asla bilemeyeceğiz. Ama hem psikanalist, hem de cantadora olarak çoğu kere en iyileştirici şeylerin doğadan, özellikle de çok kolay ulaşılabilir ve basit olanlardan çıktığına inanıyorum. Doğanın ilaçları güçlü ve yalındır; karpuzun yeşil kabuğu üzerindeki uğurböceği, bir pamuk ipliğindeki nar bülbülü, mükemmel çiçekler açmış bir yabani ot, kayan bir yıldız, hatta sokaktaki kırık bir cam parçasında yansıyan gökkuşağı, doğru ilaç olabilir. Devamlılık garip bir şeydir: Muazzam bir enerji açığa çıkarır, beş dakika durgun suyu düşünmek bile onu bir ay boyunca besleyebilir.
Sayfa 211 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
56 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
ÇORAP KAÇIĞI SUNAY AKIN 56 SAYFA #HERAYSUNAYAKIN #Ortakokuma #Okudukbitti Aralık ayına şiirle ve Sunay Akın'ın o özel kalemi ile merhaba dedik. Sevgili Fatma eşlik etti bana bu güzel okumada. Canım çok teşekkür ederim. Daha nicelerine birlikte diyelim. Kısacık ama düşündüren mısralardı her biri. Anne ve babasının tanışma hikayesi,
Çorap Kaçığı
Çorap KaçığıSunay Akın · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2010397 okunma
_Yas, sevilen bir şeyin kaybına verilen hüzünlü bir tepkidir. Melankoli’de de aynı hüzün vardır ama yastan farkı, nesnenin kaybı içselleştirilerek egonun kendisinin kaybına neden olur. Bu yüzden yasta dünya boş görünür; melankolide ise egonun kendisi. Melankolide nesnenin kaybıyla egonun kaybı aynı şey haline gelir. Özsaygıdaki tahribat yasta
Zaten bazı koşullarda çok ileri giderek çocukların nankör olduklarını söylemek sanıldığı kadar doğru bir şey değildir. Gerçek olan doğanın nankörlüğüdür. Doğa canlıları gelenler ve gidenler olarak ikiye ayırır. Gidenlerin yüzü karanlığa, gelenlerin yüzü aydınlığa dönüktür. Bu yüzden yaşlılar açısından ölümcül, gençler açısından kendi iradelerine dayanmayan bir ayrılık vardır. Önce fark edilmeyen bu ayrılık, dalların gövdeden uzaklaşması gibi yavaşça gerçekleşir. Dallar gövdeden tamamen ayrılmasalar da ondan uzaklaşırlar. Bu onların suçu değildir. Gençlik neşeye, şenliklere, aydınlıklara, aşklara uzanır. Yaşlılık ise sona doğru ilerler. Birbirlerini gözden kaybetmeseler de artık birbirlerine sarılamazlar. Gençler yaşamın, yaşlılar mezarın soğuğunu hissederler. Bu zavallı çocukları suçlamayalım.
Sayfa 801 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
818 öğeden 651 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.