CENNETE DAVETİYE
“Allah, esenlik yurduna çağırıyor ve dilediğini doğru yola iletiyor.” (Yûnus, 10/25) Bilgi: Rabbimiz, bir önceki ayette dünya hayatını gökten düşen yağmur damlasına benzeterek, onun geçiciliğini ve değersizliğini açıklamıştı. Bu ayet ise sırât-ı müstakim üzere olan kimseler için cennete açık bir davetiyedir. Cennette, maddî ve manevî sıkıntılar, hoşa gitmeyen durumlar, yokluk, zorluk, acı vb. hâller bulunmayacaktır. Müminler orada ebedî huzur ve mutluluk içinde yaşayıp meleklerle selamlaşacaklardır. İşte bu yüzden cennete “dârusselâm” ismi verilmiştir. Bu yurda bizi ulaştıracak yolun adı da sırât-ı müstakimdir.
Sayfa 14 - DİBKitabı okuyor
Yeni ufuklar nöromatematikte gizli . Keşke bu ufuklar hep aydınlık olsa da , karanlık olmasa ... Nöromatematikte yeni ufuklara doğru yelken açmak gerek , insanlığın , hayatın ve kâinatın istikbali , istiklâli ve istikrarı için . Yaşamı bozmak ya da yok etmek için değil . '
Reklam
Yılın en güzel ayları Nisan ve Mayıs'tır. Evren enerjisini yeryüzünün yeniden doğumu için dağıtır. Ne sıcaktır ne soğuk. Kuşların en cıvıltılı olduğu, kelebeklerin sanatını sergilediği, lalelerin, papatyaların, yaseminlerin rengarenk giyindiği, akarsuların sesinin işitildiği aylardır. Çalışmayı azaltın o aylarda Doğayla irtibatı artırın Uzun yürüyüşler yapın İçinizdeki şenlik kanat çırpsın mavi göklere doğru. Yoksa hayat çekilmez, renklenmez. Doğayla uyumlu yaşanmalı. Mevsim yeniden doğuşundur. Günaydın. 🧚‍♀️🏵🌺🥀🌹🍀🌵☘🌿
314 syf.
10/10 puan verdi
Ceres
Ceres
Muammer Ay
Muammer Ay
Merhaba arkadaşlar Öncelikle söylemeliyim ki eseri ilk gördüğüm an kitabın kapak tasarımına tek kelimeyle bayıldım.Kitabın içeriğine bakmak için elime aldığımda da ben bu esere direk #sugibi #akıcı ismini verdim Eserimiz #fantastic #bilimkurgu Şöyle akıcı bir #kurgu olsada okusam diyorsanız,kesinlikle #ceres i okumalısınız
Ceres
CeresMuammer Ay · Oleksa Yayınları · 202412 okunma
Abdullah ibni Abbās radıyallahu anhüma şöyle dedi. Biz otururken, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bize doğru süratle yürüyüp geldi. Onun böyle telaşlı yürümesi bizi korkuttu. Yanımıza gelince selâm verdi ve şöyle buyurdu: "Size Kadir Gecesi'ni haber vermek için hızlıca geliyordum; fakat yanınıza gelinceye kadar onun hangi gün olduğu bana unutturuldu. Siz Kadir Gecesi'ni ramazanın son on gününde arayınız."
Sayfa 167 - Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr (Selefî), XII, 110, nr. 12621.
Reklam
Şefkat.. Ne kadar insana yakışan bir duygu.. Doğru ✓✓✓
Gurbette kendisini himaye edilmiş görmek, bir şefkat sığınağında bulmak ihtiyacı o kadar kuvvetlidir ki, sürgünlerin pek çabuk, kolayca birine bağlanmaları, âşık olmaları hep bu ihtiyaçtan ileri gelir." Sürgün, Refik Halit Karay
7/Araf Suresi
194. Allah'tan başka dua ettikleriniz, sizin gibi kullardır. Eğer doğru sözlü kimselerseniz, haydi onlara dua edin de size karşılık versinler. 195. Onların, kendileriyle yürüyecek ayakları mı var? Veya tutacak elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Ya da işitecek kulakları mı var? De ki: "Haydi çağırın ortaklarınızı, sonra göz açtırmaksızın bana tuzak kurun."
Çığlık
"Yiyecek stantlarına doğru koşar adım yürürken arkadan kaburgalarıma bir dirsek darbesi aldım. Dirseklemenin kuvveti bana bunun kazadan öte bir şey olduğunu söylüyordu. Arkama döndüm ancak daha dönüşümü tamamlamadan, beynim tanıdık bir yüzü algılayarak karıncalanmıştı. Gözüme çarpan ilk şey kulağındaki gümüş halkadan yansıyan ışık oldu. İkincisiyse yüzünün nasıl harap bir durumda olduğu. Burnu kırılmıştı; çarpılmış ve morarmıştı. Morluk koyu menekşe rengine çalarak gözlerinin altına kadar yayılıyordu."
Sayfa 355 - Pegasus Yayınları
Reklam
O da sana olan nefretini ömrünün son yıllarına doğru yaşatacak, eşitlenmiş olacaksınız. Senin yeniliğe cesaretsizliğini, korkaklığını, moronluğunu da bu çağ hiç kaldırmaz, o yüzden sen kaldırılıcaksın.
dağlarınkızı

dağlarınkızı

@scorpion53
·
19 Mart 06:38
~ “Nefret ederim büyümüş de küçülmüş bir çocuktan!” ~
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 19. BasımKitabı okuyor
"Zaferin tatlı olduğu ve yenilginin genellikle acı olduğu doğru olsa da, bir işte başarısız olmak ölümcül bir zehir olmak zorunda değildir ve kötü tat da sonsuza dek kalamaz."
Sayfa 109 - PsikonetKitabı okuyor
Küçük ama doğru
Yürümek, her gördüğüm nesnenin gerisinde uzun şeyler düşünmek en sevdiğim uğraşılardan biridir.
ISLAM'A GÖRE TÜM PEYGAMBERLER ORTADOĞU'DAN MIDIR?
Hayır her coğrafyaya peygamber gönderilmiştir. وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتُ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللَّهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُ فَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ . "Andolsun ki biz her ümmete, 'Allah'a kulluk edin, sahte ilahlardan uzak durun.' diyen bir elçi gönderdik. Onlardan kimini Allah doğru yola iletti, kimileri de saptırılmayı hak ettiler. Yeryüzünü dolaşın da hak dini yalanlayanların akıbetinin ne olduğunu görün."(16:37) نَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَإِنْ مِنْ أُمَّةٍ إِلَّا خَلَا فِيهَا نَذِيرُ "Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci hem bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarıcı geçmiş olmasın. "(35:24) Bu ayette Allah her ümmete bir peygamber gönderdiğini söylemektedir. Bu ayetlerin geldiği dönemde Arabistanda ki insanlar dünyanın Ortadoğu'dan ibaret bir yer olmadığının, uzak mesafelerde pek çok farklı ülke olduğunun farkındaydı. Bu ayet onlara söylenildiğinde bu ayeti kabul etmeleri, o uzak ülkelerde yaşayan topluluklara da geçmişte peygamber gönderildiğine iman etmelerini gerektirir.
Ali Emmi'nin belden yukarısı ona doğru iyice eğilmişti. Salih'in bir karış ötesine kadar gelen tel çerçeveli gözlükten irileşmiş kıllar ve hücreler görünüyordu. İhtiyar donuk, hiçbir duygu taşımayan bir sesle: "Hafız'ın oğlu, esvabın da pek yaraşmış hani... Ne çolaklığın belli oluyor, ne suratın, hele hele pantol!.." Salih aptallaştı ve kendini toparlayamadı: "N'olmuş yani?.." Tel çerçeveli gözlük şimdi iyice uzaklaşmış, yön değiştirmişti. Ali Emmi tabakasını çıkarmıştı, fakat elleri artık fazlaca titriyordu. Yanındakine uzattı: "Sarıver," dedi. Kahvede çıt yoktu. Salim ocağı karıştırıp duruyordu. Gözlerin kimi tavanda, kimi tabanda, kimi de pencerelerde idi. Salih istediği hâlde sesini yükseltmeden tekrarladı. "N'olmuş yani?.." Ali Emmi ona dönmeden ters ters cevap verdi: "Yaniyi de Ligor'u da bilmem ben." Salih kıpkırmızı olmuştu. Tam ağzını açacağı sırada Ali Emmi bir delikanlı gibi gürledi: "Utan len Hafız'ın oğlu utan. Koca Memâlik-i Osmaniye senden beter oldu, bin beter oldu. Kıçı kırık İtalyan askeri gelmiş ta Akşehir'e dayanmış da Hafız'ın oğlu kolundan budundan konuşur. Haram olsun o gaza sana diyecem emme dilim varmaz. Utan, utan. Len Salim yap bir ıhlamur bana."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.