384 syf.
·
Puan vermedi
Yağız ile yaptığı dünya turundan sonra hayata bakışı değişen Şeyda, kendini istemediği bir yaşam tarzının içinde bulur.Kalbi hâlâ Yağız için atarken onun yolundan giderek yardıma ihtiyacı olan gençlere el uzatır ve hayatlarında temiz bir sayfa açmalarını sağlar. Ancak bir süre sonra bunu yaparken çevresindeki insanlara yardım etmek yerine aslında onların hayatlarını mahvetmekte olduğunu fark eder. Çünkü kurtarılması gereken asıl kişi onlar değil, kendisidir. Peki Şeyda, her şeye sıfırdan başlamak için çok mu geç kalmıştır? Kalbin isteklerini yerine getirmek mutlulukla doğru orantılı mıdır? Kalp Ne İsterse O Olur serinin ikinci kitabı ile okurlarıyla buluşuyor. Meryem Nart ikinci kitapta da okurlara aynı heyecan ve serüven duygusunu sunmaya devam ediyor. "Hayat bana o kadar karmaşık geliyordu ki bu karmaşıklıklar arasında boğulup gidecek gibiydim. Kendime bir çıkış yolu arıyordum. Tam çıkışa yaklaştım derken bir adama çarptım. Tünelin sonunda beni bekleyen bir başka tünel yarattım. İşte bu da benim sonum oldu."
Kalp Ne İsterse O Olur - 2
Kalp Ne İsterse O Olur - 2Meryem Nart · Ephesus Yayınları · 2022304 okunma
Elio Vittorini
Elio Vittorini
-
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Sicilya Konuşmaları
Helikopter Yayınları, s.29-32 “Aslında kendime karşı utanç duymamı gerektiren belli bir şey de yok,” dedi. “Hiçbir şey. İçimi dökmek için konuştuğumu da sanmayın. Ama insanlığı düşününce rahatım kaçıyor.” Taptaze bir vicdanı olmasını istiyordu -kendisi böyle diyordu: Taptaze, öyle bir
Reklam
Çarpık Çağ
Doğru mu, yanlış mı karar sizlerin Biz aklın durduğu çağda yaşadık 'Ben dinsizim! ' diyen beyinsizlerin Din dersi verdiği çağda yaşadık. Çabuk pişsin diye zorbanın aşı Ayıran olmadı kurudan yaşı Keçinin kaplana her adım başı
Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından. Yanındakine dönüp ?Gördün mü sen de' diye soramaz ki. Bilemez ne gördüğünü. Soracak kimsesi yoktur ki.
Bir rivayette Ebû Hüreyre'nin mescide girdiği ve insanlanı onu dinlemek için toplandığı anlatılır. Bu sırada bir genç ayağa kalkarak, "Allah aşkına doğru söyle, Resûlullah'ın (s) 'Ben kimin mevlâsıysam Ali de onun mevlâsıdır. Allah'ım! Ona dost olana dost, düşman olana düşman ol!' dediğini duydun mu?" diye sordu. Ebû Hüreyre, "Allah'a and olsun ki evet!" diye cevapladı.
Sayfa 55 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
"Çiçek bile açar diyorsunuz... Unutur mu yani geçmişte yaşadıklarını, çektiği acıları, kanayan yaralarını, yüreğine oturan taşı?" "Unutmaz. Sen de unutmayacaksın, hangimiz unutmuşuz ki... Geçmişi unutmayacak ama artık el gibi değil, kendi gözünle bakacaksın yaşadıklarına. Belki zamanla affedeceksin hayatı." "Hayatı mı?" "Hayatı ya... Sana yaşattıklarını reddetmek, aşağılamak, olanlardan iğrenmek, kendine çöp kız filan diye ad takmak yerine kabul edeceksin. O gerçeklerin üzerine öyle bir bina dikeceksin ki, görenler hayran kalacak. Hayat hep zalim değildir. Hele acı çekeni bilir, tanır, çektiklerinin onu erkenden büyüttüğünü anlar, kurduğu hayalleri görür, en çok da hayallerinden vazgeçmeyenleri sever. En büyük desteği de işte bu savaşçılara verir. Dünyanın önde gelen, aradan yüzyıllar geçse de unutulmayan şair, yazar, filozof, besteci, kâşif ve bilim insanlarının hayatına bakarsak, bu söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu görürüz. Çoğu büyük sefaletler içinde, acılar çekerek gelmişlerdir o yerlere. Acı çekmek iyi bir şeydir demek istemiyorum ama özellikle çocukken çekilen acılar hayatta kalabilmek için yapılan mücadeleyi, savaşmayı, pes etmemeyi erkenden öğretir insana. Bunu sen de en iyi şekilde öğrenmişsin…”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.