Çoğu zaman, geçmişten kopmak, geçmişi yok etmek demektir. Böyle olduğunda, ileriye doğru gitmekten başka bir olasılık kalmaz. Oysa medeniyetimizin getirdiği “hoşnutsuzluk”, köksüzlüğümüzün ve geçmişle bağlantımızın yitmesinin sonucudur. Sürekli bir telaş içinde, evrimsel geçmişimizin henüz yakalayamadığı günümüzden çok gelecekte ve onun getirmeye söz verdiği hayal ürünü bir altın çağda yaşıyoruz. Giderek artan bir verimsizlik duygusunun, hoşnutsuzluğun ve huzursuzluğun kamçılamasıyla, düşüncesizce yeniliklere doğru koşuyoruz. Elimizdekilerle yetinmeyip verilen sözlerle yaşıyor, günümüzün ışığı yerine, sonunda bize uygun bir güneşin doğacağını umut ettiğimiz geleceğin karanlığında yaşamayı yeğliyoruz. Bilimin en parlak buluşlarının bize getireceği ürkünç tehlikeleri bir yana bıraksak bile, daha iyi bir şeyin, her zaman çok kötü bir bedeli olduğunun bilincinde değiliz. Örneğin, daha çok özgürlük sağlama umudu, devlete köle gibi daha çok bağlanmayı getirir, bu da, umudun yok olması demektir. Babalarımızın ve atalarımızın arayışlarını anlamadığımız için kendimizi de anlayamıyoruz ve bunun sonucunda birey, çekim gücüne kapılan bir zerreciğe dönüşüyor.
🌟 Sevdiklerimizi mutlu etmek, onların kalplerini kırmaktan çok daha değerlidir. ❤️ Bir gülümsemeyle dahi olsa, kalplerine dokunmayı unutmayın. 💖 Her birimiz farklı renklerdeki duygularla donanmış birer sanat eseriyiz. 🎨 Kalplerimizi kırarak, bu güzel tabloya leke sürmemeliyiz. 🌈 Sevgi dolu bir dünya inşa etmek için kalplerimizi onarmalıyız, kırmak
Reklam
İbrahim et-Teymi (ra) diyor ki: "Rebi' b.Haysem ile yirmi senelik dostluk etmiş birinin bana,Rebi' hakkında, 'Yirmi senelik süre zarfında,onun ağzından ayıplanacak bir söz işitmedim' demiştir." Musa b.Said (ra) anlatıyor: Hz.Hüseyin (ra) şehit edildiği zaman Rebînin dostlarından biri, "Rebî konuşursa bu gün konuşur" diyerek onun yanına gitti.Rebïin kapısına vardı ve Hz.Hüseyin'in şehit edildiği haberini verdi.Rebî başını göğe doğru kaldırarak şu ayeti okudu: "Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının arasında, ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin." (Zaimer 39/46) Bundan başka bir şey demedi.
VİCDAN NASIL DAĞLANIR
"İnsanlar artık Tanrı'dan korkmadıklarında, O'nun yasalarını hiç tereddüt etmeden ihlal ederler. Tanrı korkusu kaybolduğunda, bunun sonuçları caydırıcı olmaz." – A. W. TOZER Kutsal korkuyu kaybetmenin ilk işaretleri belirsizdir – o kadar belirsizdir ki, biraz daha odaklanmamız ve bu önemli noktayı detaylandırmamız gerekir.
“Luther'in, Augustinus'un doğrultusundaki sert kalıplar içerisinde düşünülen kaderin önceden saptanmışlığı öğretisine göre insanoğlu, her zaman Tanrı'nın tutsağı olarak kalırdı. İnsan iradesinin en küçük bir parçası için bile özgürlük söz konusu olamazdı; insanın her eylemi önceden Tanrı tarafından hazırlanırdı. Başka bir deyişle insanoğlunun iradesi, doğumundan başlayarak var olan bu günah örgüsünün içinden ne iyi işler yaparak ne de pişmanlık yoluyla kurtulabilirdi; bir insanı doğru yola sokmak, ancak Tanrı'nın isteğine ve buyruğuna bağlıydı. Modern bir anlayış, bunu şöyle çevirir: İnsanoğlu, kaderi açısından tümüyle kalıtımın ve çevre koşullarının egemenliği altındadır; Tanrı'nın iradesi aynı yönde olmadıkça, tek başına bireyin iradesi hiçbir güce sahip değildir - Goethe'nin deyişiyle: “bütün irade Bir istemektir sadece, istememiz gerektiği için, Ve istek, durur iradenin önünde..."
Reklam
600 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 44 days
Küçükken oyununu görmüştüm. Kötü bilgisayarımda kasarak açılabiliyordu. Lakin oyunun başlarında sıkılmış ve içime bir daraltı gelmişti. Oyunun atmosferi çok ciddi duruyordu. O yaşlarda korku oyunları bitirmiş olan ben bile oyunun bu atmosferine katlanamayıp başlarda bırakmıştım. Seneler sonrasında abim kitabını aldı ve eve getirdi. İlk bakışmamız
Metro 2033
Metro 2033Dmitry Glukhovsky · Panama Yayıncılık · 20152,137 okunma
Kendilerini derecesiz bir zeka ve kabiliyete sahip sayan arkadaşların arasında, mukaddes ve mağrur bir aptallığa sırtımı vererek yaşıyor ve sırf bununla mühim bir şey yaptığımı sanıyordum. Ne gayem, ne düşüncem vardı. Zekam bütün kuvvetini içinde bulunduğu ana sarf ediyordu. Yerinde bir cevap, keskin bir nükte bütün hakikatlere bedeldi. Böyle günübirlik bir fikir hayatının tabii bir neticesi olarak tezatlara, manasızlıklara hatta edepsizliklere düşüyordum. İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü görmüştüm; buna içimdeki şeytan diyordum. Müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması. İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu. İçimizde şeytan yok; içimizde aciz var tembellik var, iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey, hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. Hiçbir şeyi zerre düşünmeye hatta bir parçaçık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Bazıları izleyiciye egzotik ve sıradışı gelen şeylerin gerçek bir kaynağı olduğu için sinemanın çekici olduğunu savunabilir. Bu pek doğru değildir. Aslında tam tersi söz konusudur. Sinema -edebiyatın tersine- yönetmenin deneyimini film üzerinde yaka­lamasıyla şekillenir. Bu kişisel deneyim gerçekten samimiyetle ifade edilirse, bu durumda izleyici filmi benimser.
Sayfa 41 - Agora Kitaplığı, 1. Basım
448 syf.
·
Not rated
Bir insan için itirafta bulunmak oldukça zor olsa gerek. Hele ki kendi hayatımız söz konusu olunca. Tam da buna uygun olarak Stefan Zweig'in "Amok Koşucusu" adlı kitabında geçen sevdiğim bir alıntıyı sizler ile paylaşmak isterim: "Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz."
İtiraflar 2.Cilt
İtiraflar 2.CiltJean-Jacques Rousseau · Kaknüs Yayınları · 2018144 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.