Günümüzde yerkürenin bütünü bir panoştikon durumuna doğru gelişme gösteriyor. Panoptikonun dışı diye bir şey mevcut değil. Bir topyekûnlük söz konusu.İçerisini dışarıdan ayıran bir duvar yok. Kendilerini özgürlük alanları olarak sunan Google ve sosyal ağlar panoptik biçimlere bürünüyorlar. Bugün gözetleme genelde sanıldığı şekliyle özgürlüğe saldırı gerçekleşmiyor. İnsalar kendilerini daha ziyade gönüllü olarak teslim ediyor panoptik bakışa. Kendilerini soyarak ve teşhir ederek dijital panoptikonun oluşuna bilerek katkıda bulunuyorlar. Dijital panoptikondaki MAHKUM aynı zamanda hem KURBAN hem FAİLDİR. Özgürlüğün diyalektiği işte budur. Özgürlüğün kontrol olduğu ortaya çıkıyor
Kim bu?
Birdenbire Frodo, duvar kenarında gölgede oturmakta olan tuhaf, yıpranmış görünüşlü bir adamın da hobbitlerin konuşmalarını dikkatle dinlemekte olduğunu fark etti. Adamın önünde kapaklı büyük bir içki maşrapası vardı ve garip bir tarzda oyulmuş uzun saplı bir pipo içiyordu. Bacaklarını, yumuşak deriden yapılmış ve ayaklarına tam uyan, fakat artık
Reklam
GÜZEL SÖZ DOĞRUYA GÖTÜRÜR.
İnsan düşünme yeteneğine sahip olarak yaratılmıştır. Bu yüzden insan sorumlu bir varlıktır. Gördüğü, duyduğu, öğrendiği şeyleri olduğu gibi kabul etmez. Araştırır, inceler, sorgular. Söylenenleri önce dinler, sonra değerlendirir. Duydukları şayet boş, anlamsız ve yanlış sözler ise bunlara itibar etmez. Ancak, işittikleri faydalıysa ve hakikati ifade ediyorsa bu sözleri benimser, bunlara tabi olur ve gereğince hareket eder. Bu, akıl sahibi insanların yoludur ve bunlar Allah’ın lütfuyla doğru yolu bulanlardır.
Sayfa 64 - DibKitabı okuyor
Hz. İsa'yı dağa doğru koşarken görmüşler. "Ya peygamber, neden kaçıyorsun? Aslandan mı, kaplandan mı, ejderhadan mı?" İsa, "Ben peygamberim, bunlardan korkmam!" demiş. "Peki o zaman neden kaçıyorsun?" diye ısrar etmişler. "Ahmaklardan kaçıyorum" demiş. "Aslandan, kaplandan korkmam ama ahmaktan korkarım. Çünkü onların kalpleri karadır, hiçbir söz işlemez yüreklerine."
O kadar doğru bir söz ki
Doğru bir söz söyleyeceksen ya da doğru olmasa bile sen doğruluğuna inanıyorsan bağırarak söyle.
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 hours
Sofist, bir girişle birlikte, beş ana bölümden oluşan bir diyalog olarak oluşturulmuştur. Nitekim eser, diyaloga katılan kişilerin ve diyalogun konusunun tanıtılmasından oluşan bir giriş bölümüyle başlar. Burada Yabancı diyalogun konusunun veya kendisine edindiği işin üç ayrı insan tipinden biri olarak görülen Sofistin tanımlanması olduğunu ifade eder. Sofistin tanımlanması ise, kaçınılmaz olarak Sofistin özünü ortaya koyacak sözel bir nesne tanımından oluşacağından, türlerin doğasına ve dolayısıyla birbirleriyle birleşme veya karışma kapasitesine ilişkin bir bilgiyi gerektirir. Bu yüzden, eserin ana gövdesinin birinci bölümünde bu amaca uygun bir yöntem, yani bir tanım metodu olarak toplama ve bölme yöntemi tanıtılır. Sofisti tanımlamaya yönelik bu yeni yöntem, Platon'un gençlik diyaloglarında gösterildiği üzere, ilgili ahlaki erdemi tanımlama, yani onun özünü ortaya çıkarma amacı doğrultusunda çoğu zaman aşağıdan veya tekil örneklerden yukarıya idea ya da eidosa doğru yol alan bildik Sokratik yöntemin tersi bir yol izler. Başka bir deyişle, bu yeni yöntemde toplama, bölünecek cinsi {genos) seçme ve o cins üzerinde yoğunlaşmaya karşılık gelir. Bölme ise söz konusu cins içinde yer alan bir türün tanımına yönelen aşağı doğru bir işlemdir.
Sofist
SofistPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 2015681 okunma
40 Hadis-i Şerif 100
01- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6) 02- İslâm, güzel ahlâktır. (Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225) 03- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. (Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16) 04- Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün
Benim yaşamım bir yinelemeden, kör bir nokta çevresinde dönen bir düşünceden başka bir şey değil sanki. Ne övüncüm var bu durum karşısında, ne yerinmek gibi bir duygum. Bir gün, bütün bu devinimsiz gibi görünen şeyler bir tortu olarak çökecek bir yerlerime. İşte o zaman yenilendiğimi, bir birikimi çoğulladığımı, bir çıkış kapısını araladığımı arılayabileceğim. Şimdi çok uzağım bunlardan. Eleğim suyu bile geçirmiyor öte yana, hep kuşkulu, tetikte ve sorgulayıcı. Bir gün sorular bile bitecek. Yaşam başlayacak durgun ve bütün yalınlığıyla. Yağmurun dövdüğü topraklarda iliklerine kadar ıslanan güneş, artık yeni bir şeylerin başlangıcı olacak... Gelecekten söz etmiyorum. Hayır, kesinlikle. Bir tek şunu söyleyeyim sana, ki bilmem gerekir, bütün zaman kiplerini yitirdim ben. Bir kum saati var elimde. Bu doğru. Ama mızıkçılık edip sonuna kadar akmasını beklemeden ikide bir, aklıma estikçe onu ters çevirmediğimi kim söyleyebilir?
G.A.: Tanrı'nın, doğası gereği dürüst bir adam yaratmış olabileceğine inanmıyor musun? Y.A.: Evet, bunu yapabileceğini biliyorum. Ayrıca hiçbir zaman böyle bir insan yapmamış olduğunu da biliyorum. G.A.: Senden daha bilge bir gözlemci şu olguyu dile getirmişti: "Dürüst bir insan, Tanrı'nın en soylu işidir/' Y.A.: O, bir olguyu dile getirmedi, bir yanlışı dile getirdi. Pek havalı bir söz ve kulağa da hoş geliyor, fakat doğru değil. Tanrı bir insanı içine dürüst ve sahtekâr olma olasılıkları yerleştirerek yaratır ve orada durur.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.