Dikkat! Kitap içerisinde bize sunulan fikirlerden bahsetmiş bulundum. Bunu spoiler olarak değerlendirenler olabilir. Bu yüzden uyarıda bulunuyorum.
Barış Özcan ağabeyimizin tavsiye ettiği bu kitabı okumuş bulundum.
İnsanın 'sadece makine' olduğunu savunan yaşlı amcamız ile genç arkadaşımızın diyalog savaşı ile karşılaştım kitapta. İlk sayfasını
Limansız sığınmasız mülteci adresidir bence kıyılarımız... en son duraktır yüreğimizdeki kıyılar dara düşünce sokulduğumuz,dalıp dalıp çıktığımız boğulup soluklanan?kıyısızlardan değilmiyiz?Her kesin kendisinin kıyısında köşesinde kendini bulabileceği şiir tadında içsel bir kitap..Bu tarz kitapları okumayı seven arkadaşlarıma tavsiye ederim...Zaten yeterinden fazla alıntı paylaştım okumuş kadar oldunuz ve son olarak kitaptan çok beğendim altını komple çizdiğim doğru söze ne hacet dediğim sözlerle noktalıyorum...
~~~~~~~~~~~~~~~~
Egolarımız o kadar şişkin ki,bu yüzden o devleşmiş benliğimizi aşıp,başkalarını sevemiyoruz.Başkasını sevmek , sevilesi benliğimize ihanet gibi geliyor.Biz de onları
sever gibi yapıp,kendimizi yüceltiyoruz.
İyi hissediyoruz severken kendimizi.
Güven duvarlarımız daha da yükseliyor,yükseliyor ve çok fazla büyüyor üstümüze düşen gölgesi.Aşırı güvenin gölgesinde loş bir hayatı seçiyoruz.Seçiyoruz seçmesine de,sonra o loşluğun içinde neleri ezdiğimizi göremiyoruz.Sesler duyuyoruz sadece,ayağımızın altında ezip geçtiğimiz yüreklerin iç burkan sesleri...Aldırmıyor,yürüyoruz karanlıklara.
Ve karanlıklar arttıkça daha da çoğalıyor körlüğümüz.Ne bize gelenleri fark edebiliyoruz,ne de bizden gidenleri...Bir başka duvar çıkana kadar karşımıza,umarsızca yürüyoruz hayatın biz sandığımız kalanına....
KıyısızlarKahraman Tazeoğlu · Destek Yayınları · 20123,094 okunma
"içimizde şeytan yok.. içimizde aciz var, tembellik var iradesizlik, bilgisizlik ve bunların en kötüsüde ne biliyormusun? hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.."
Nasıl başlasam ki, içimdekileri bilen ben, bildiklerimi anlatmak zorunda kalan ben, bildiklerimi anlatabilmek için nasıl yol izleyeceğimi bilmeyen ben. Çünkü ve önce şunun adını koymak gerekiyor. Okuyanlar, eğer kitabı sindirmeden, özümsemeden acele etmeden okudularsa ben ne desem hikâye kalır. Okuyacaklar, kitabı elinize alıp, dümdüz
Şuana kadar okuduğum kitaplar içinde en beğendiğim alıntılardan biri ile başlamak istiyorum incelememe.
"isteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğimi fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiilerin daimi bir mesulünü bulmuştum: buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün
“İslamî en küçük bir kıpırdanışı laikliğe ve Cumhuriyet ilkelerine aykırı bulup önleyenler, filmlerde saatlerce, kilise âyinlerinin Hıristiyanî yılbaşlarına ve yortuların reklamına ses çıkarmıyorlar.."