Tarih Ötesi Bir Diyalog: İbn Arabî ile Lao-Tzû ve Çuang-Tzû
Tarih Ötesi Bir Diyalog: İbn Arabî ile Lao-Tzû ve Çuang-Tzû
❈❈❈
Medeniyetler arası felsefe ve mistik düşünce üzerinde uzmanlaşmış, Prof. Dr. Toşhihiko İzutsu, Kur'an-ı Kerimi Japoncaya ilk kez çeviren oydu. İslâm, Uzak Doğu ve Batı düşünce sistemleri hakkında çok verimli biriydi. Uluslararası konferanslarda farklı ülkelerde düzenli
Bu kitap dev bir eser diyerek cümlelerime başlamak istiyorum. Modern dünyanın Müslüman bireylerinin zihin karışıklığını gidermek için yazılmış bir şahaser, doğu medeniyeti ve batı düşüncesi arasındaki islamın yerini tespit edebiliriz. Oldukça derinlikli çözümler ve tespitler mevcut.
Yazar kitapta hem doğu hem de batı ile hesaplaşmış. Kök salmış
.
Öncelikle Ketebe yayınlarını tebrik ederim. Kitabı orjinal dili Boşnakçadan dilimize çevirerek mükemmel bir iş çıkarmışlar. Biliyorsunuz kitabın daha önce ingilizceden çevirilmiş bir baskısı vardı. Çevirinin çevirisi olduğu için dili çok kötüydü. Bu kitap ise harika olmuş, tekrardan tebrik ederim.
Izzetbegoviç bana göre 20. yy.'ın en büyük
Bütün umutları tükenmiş, bütün imkanları elinden alınmış birinin zindanda yazdığı, benim de sıcak evimde, rahat koltuğumda mahcubiyet duygusu içerisinde okuduğum kitabın ilk cümlesiydi ve bu cümlenin sırf daha edebî bir giriş olsun diye öylesine yazılmamış olduğuna yazarın hayatı şahitti. Beni bu kadar etkilemesinin nedeni de buydu galiba.
Orta Doğu, insanlık tarihi boyunca dil, din, kültür ve medeniyetlerin beşiği oldu. Büyük medeniyetlerin ve dinlerin doğup gelişmesi ve dünyaya yayılması bu bölgeden gerçekleşti. Dünyadaki ekonomik, askeri ve siyasi güç dengelerinin bazen buluştuğu, bazen kaynaştığı, bazen de çatıştığı en önemli kavşak noktalarının başında geldi. Özellikle 18.
Arap milliyetçiliğinin en önemli aktörü konumuna yükselmiş olan Mısır ve onun da milyonları etkileyen lideri Nasır merkeze alınarak yazılmış, diğer Arap devletleri ve liderleri ile olan ilişkiler yumağı açıkça vurgulanmış, güzel bir kitap.
Arap milliyetçiliği olgusunun esasında çıkarlar uğruna kullanılan bir malzeme olduğu, en nihayetinde görülebilmektir. Türklük üzerinden geliştirilen ideolojiler nasıl bir noktada tıkanıyor ve gerilemeye neden oluyorsa, aynı şekilde Arap milliyetçiliğinin de işlevselliği sadece dilde kalan bir mefkure konumuna geçiyor.
Ne yazıkki İslamın birleştirici gücünden kopan Arap devletleri, birbirinden kopuk ve kavmiyetçi, yeri geldiğinde devletçi birer politika izlemek suretiyle esasında batı ve doğu arasında git-gel yaşayan şamaroğlana dönüyor.
Neticesi ise; Filistin başta olmak üzere, ezilen halklar.. Çatışan değerler.. Bir türlü oluşturulamayan İslâm kardeşliği..