Doğası gereği, güçlü düşünceleri ve hisleri vardı; yaratıcı ruhu huzursuz ve baskıcıydı. İfade ve şekil kazanmak için doğum sancısı çeken fikir ve duygular, onu hızla ele geçirdi. Kim olduğunu, nerede bulunduğunu unuttu ve tüm eski kelimeler –bildiği konuşma gereçleri– uçup gitti.