Şu Dünyada ne kadar çabuk gelip geçiyoruz!..Yaşamın ilk çeyreği yaşamdan nasıl yararlanacağımızı öğrenmeden geçiyor; son çeyreği ise yararlanmaktan vazgeçtikten sonra geçiyor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki yaşamayı bilmiyoruz ve yaşayamıyoruz üstelik yaşamımızın iki gereksiz ucuna ayıran aralıkta bize kalan zamanı dörtte üçü uyku, çalışma, sıkıntılar, acılar ve korkularla tükeniyor. Yaşam kısadır ama kısa sürdüğü için değil kısa olan bu zamana keyfini neredeyse hiç çıkaramadığımız için ölüm anının doğum anından uzak olmasının bir anlamı yoktur bu mesafe iyi doldurulamadıgından yaşam her zaman kısadır.
Sayfa 343 - ALFAKitabı okudu
1830-1850 yılları arasında çok sayıda dikkate değer şahsiyet Kaf­kasya'da boy gösterdi. Bu adamlardan bazıları, tarih sahnesinden silinmeden önce oldukça büyük roller oynadı. Bazıları, tarihin arka odasında hiç gelmeyecek sırasını bekledi. Bazıları, uçsuz bu­caksız bozkırı aşıp göğe doğru yükselen dağların gölgesinde bir­kaç saat geçirdi ve
Reklam
_Uyanmanız için ne kadar çok tiksinti biriktirmemiz gerekiyor? _Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet - geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi
Hubuş bacı, Berber Kadir'e çıkışır gibi, "Biz hazırız" deyince, Rıza Bey- kitabı küçük çekmecenin üzerine bıraktı. Gözlerini hafifçe yumarak, tatlı, hazin bir sesle başladı. Mevlidi, karı gardiyanı Ayşe Ana'nın ruhuna, Malatya genel birleşme evi sermayelerinden Tözey, namı diğer Edibe Oynak okutuyordu. İstanbullu için,
Sayfa 166 - 7Kitabı okudu
Ölüm ve Onun Hakiki Varlığımızın Yokedilmezliğiyie İlişkisi Üzerine
Doğanın hakiki simgesi her yerde her zaman dairedir, çünkü o yinelenmenin kalıbıdır; esasen bu doğadaki en genel formdur. Çünkü doğa gökcisimlerinin deveranından organik varlıkların doğum ve ölümüne kadar her şeyde onu müessir kılar. Zaman ve onun içindeki her şeyin dur durak bilmeyen akışında ardı arkası kesilmeyen bir varoluş yani doğa ancak böyle mümkün hale gelir.
Heyecanlanan Kubelik başını sallayıp çelebiyi canı gönülden onaylıyordu. Fakat Arap İhsan bu sözlere pek fazla aldırmadı, ama içine bir kurt düşmemiş de değildi. Sanki cevabı aslında biliyormuş gibi, sınamak istercesine Kubelik'e kitabın ve yazarının adını sordu. Beriki ilk sayfaya baktıktan sonra eserin adının ZAGON ÜZERİNE ÖTTÜRME ve yazarının
Reklam
192 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.