120 syf.
·
Puan vermedi
Soru şu: Usta diye tanınan bir yazarın her yazdığı kitap aynı nitelikte midir? O kitaplar ustalığı aynı düzeyde mi yansıtırlar? Yoksa, usta diye bilinen bir yazar, oldukça kötü şeyler de yazabilir mi? Elbette bu soruya birbirine zıt cevaplar verilebilir. Benim yanıtım ise şöyle olacaktır: "Yazarın değerlendirilebileceği üç farklı bakış
Mesafenin Şiddeti
Mesafenin ŞiddetiYalçın Tosun · Yapı Kredi Yayınları · 2020361 okunma
Deneklere sorulan bu üç ikilemin her birinde, varsayımsal eylemin ahlaki açıdan "zorunlu", "hoş görülebilir" ya da "yasak olması”seçeneklerinden birini seçmeleri istendi. Bu üç ikilem şunlardı: 1. Denise'in ikilemi. İnsanların yüzde doksanı, beş kişiyi kurtarmak için bir kişinin hayatını feda ederek vagonun yönünü değiştirmenin hoş görülebilir olduğunu söyledi. 2. Bir gölde boğulmak üzere olan bir çocuk gördünüz ve etrafta sizden başka yardım edecek kimse yok. Çocuğu kurtarabilirsiniz ancak bunu yaptığınızda pantolonunuz berbat olacak. İnsanların yüzde doksan yedisi çocuğu kurtarmanızın zorunlu olduğunu söyledi (şaşılacak biçimde geriye kalan yüzde üç pantolonlarını korumanın daha önemli olduğunu söyledi). 3. Yukarıda tanımlanan organ nakli ikilemi. Deneklerin yüzde doksan yedisi bekleme odasında oturan sağlıklı adamı yakalayıp organları için onu öldürerek, organ nakli için bekleyen beş kişiyi kurtarmanın, ahlaken yasak olduğunda hemfikir oldu. Hauser'in ve Singer'in çalışmasının ana sonucu, bu tür kararlar alınmasında dindar kişilerle ateistler arasında anlamlı bir istatistiksel fark olmadığıydı. Bu sonuç benim ve diğer birçok kişinin benimsediği, iyi ya da kötü birisi olmak için Tanrıya ihtiyacımız yoktur şeklindeki görüşle uyumlu görünüyor.
Reklam
🎐 ... Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin allahını bilirim bayım ... 🐚Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım🐚
Didem Madak
Didem Madak
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
İnsanın doksan üç senedir yanında olan en yakın dostunun , sırdaşının kendini terk etmesi yetiyormuş ölmesine
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin allahını bilirim bayım
Reklam
Sen inanmıyor olabilirsin ama ilk görüşte aşk diye bir şey vardır. Birini gördüğünde belki o an tutuklu kalırsın. Gerekirse üç gün, üç ay sürekli onu düşünürsün, bunun zamanı olmaz.
Sayfa 41
Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin allahını bilirim bayım
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Didem Madak
Didem Madak
“Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım!”
Didem Madak
Didem Madak
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Victor Hugo | Doksan Üç
“Büyük acılar insan ruhunu devleştirerek büyütür.”
Sayfa 48
"Doksan iki (92) " sayısının Fransızcadaki hali "quatre-vingt douze"dir. Böyle bakılınca pek bir karışıklık yol ancak iş “quatre-vingt douze"nin nasıl peyda olduğuna gelince biraz karışıyor. Şöyle ki: "Quatre" sözü "dört," "vingr" sözü "yirmi," "douze" ise "on iki" demektir. Bu adamlar bu üç sayıyı almış ve önce "dört" ile "yirmi"yi çarparak "seksen"i bulmuşlar, sonra da "on iki"yi ekleyip nihayetinde "doksan iki"ye ulaşmışlar. Bu tarz işlemleri neredeyse tüm büyük sayılarda hiç üşenmeden yapmışlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.