Kocam beni öldürebileydi de yargılansaydı, mahkemede kendini savunmak için ağır tahrik unsuru olarak,"Kadın yaşıyordu hâkim bey,erkeklik gururuma dokundu",derdi
çok zaman var
hiç şiirler yazmamışım karıma
birden çok dokundu bu bana
evimizdeyim sen yoksun
evimiz çok anlamsız
anlamını koruyan
yalnızca senin elinin değdiği yerler
güzel karım
çok şiirler borçluyum sana
ölüm olur
kimilerin yazamazsam darılma
"Chilvary'nin kaşlarını alacaksın" dedi bebeğe yumuşak bir şekilde. Ona gülümsedi ve parmağıyla yanağına dokundu. Bebek başını bu temasa doğru döndürdü.
Şöyle başlayayım;
Verdiği mesajlar açısından çok beğendiğim bir kitap. Çocukların hassas dünyalarında, kahraman olmak da bizim elimizde canavar olmak da. Bizlerin kahraman olması temennisiyle.
Kitabın konusuna dair bir kaç şey söylemek istiyorum; çocuğu adam etmek için veya herhangi bir yaramazlık yaptığı için ya da kirli ruhlarımızı tatmin etmek için dövmek, hor görmek ahmaklıktır. Çocukları ancak onların dilleriyle konuşarak, onların hayal dünyalarına ortak olarak iyi birer insan olarak büyütebiliriz. İşte Portuga Zezé'nin hayatına böyle dokundu. Zezé sevgiyi, mutluluğu, dostluğu Portuga sayesinde öğrendi.
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230.2k okunma
Eileen yirmi üç, annesi elli bir yaşındaydı o sırada. Eileen parmak uçlarıyla göz kapaklarından birine hafifçe dokundu: sen de şimdi bana hayatından şikayet etmiş olmuyor musun? Mary gözyaşlarına boğuldu o an. Eileen onu kaygıyla izledi ve dedi ki: Mutsuz olmanı cidden umursuyorum. Ama ne yapmamı istediğini anlamıyorum. Annesi yüzünü kapamış, hıçkıra hıçkıra nerede yanlış yaptım ben? dedi. nasıl böyle bencil çocuklar yetiştirdim? Eileen bu soruyu ciddi ciddi düşünüyormuş gibi arkasına yaslandı. Ne umuyorsun bu konuşmadan? diye sordu. Para veremem sana. Geçmişte yolculuk edip başka bir adamla evlenmeni de sağlayamam. Yakınmanı dinlememi mi istiyorsun? Olur, dinlerim. Dinliyorum da zaten. Ama kendi mutsuzluğunu niye benimkinden önemli gördüğünü anlamıyorum.
Kadın olmak ne zor. Normalde de savaşta da... Gitmezsin suçlarlar gidersin o...u damgası yersin oysa ki tek düşündüğün ülkendir. Bu kitapta anlatılanlar bana çok dokundu. Hiç kadın gözüyle savaş kitabı okumadığımızı ve ne büyük bir eksiklik olduğunu anladım. Keşke Kurtuluş Savaşı'nda yer alan Türk kadını ile de böyle bir çalışma yapma imkanı olsaydı. Ne hikayeler çıkardı ortaya... Savaş o kadar iğrenç bir şey ki bir kere daha nefret ettim.
Newlinsky 18 Haziran 1896'da Sultan'ın huzuruna çıkark teklifi bildirir. Herzl ise sonucu heyecanla beklemektedir. Newlinsky kötü bir durum içinde döner. Herzl hatıratında Sultan'ın Newlinskyene söylediğini şöyle anlatır:
"Newlinsky akşam Yıldız Sarayı'ndan kötü haber ve asık suratla döndü. Yas işareti olarak garsondan yarım bardak şampanya getirmesini emrettikten sonra durumu bana anlattı: Hiçbir şey yapamadım Zatı Şahane bu konuda hiçbir şey duymak istemiyor. Sultan dedi ki: Eğer Mister Herzl senin bana arkadaş olduğun gibi bir arkadaşınsa ona nasihat et bu konuda bir daha adım atmasın. Bir karış olsa bile toprak satmam, zira bu vatan bana ait değil, milletime aittir. Benim milletim bu imparatorluğu savaşta kanlarını dökerek kazanmışlar, onu kanları ile verimli kılmışlardır. Bu toprak bizden sökülüp alınmadan evvel, biz onu tekrar kanlarımızla sularız. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer ikişer Plevnede şehit düşmüşlerdir. Onlardan bir tanesi bile dönmemek üzere muharebe meydanlarında canlarına vermişlerdir. Türk İmparatorluğu bana ait değil, milletime aittir. Ben onun hiçbir parçasını veremem. Yahudiler milyonlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'e karşılıksız sahip olabilirler. Ben canlı bir vücut üzerinde ameliyat yapılmasına razı değilim."
Herzl, Sultan Abdülhamid'ten olumsuz cevap alınca beyninden vurulmuşa döndü. Tam anlamı ile sarsılmış, şoka uğramıştı. O anı şöyle anlatır: "Sultan'ın sözleri bana dokundu ve beni sarstı. Ümitlerimi kırdı... Son nefese kadar pasif direniş de olsa mücadelemize devam edeceğiz. 19
Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç. Tribünsüz minik bir salon.. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..
Delikanlı bu tatlı bu güzel bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi
“İnsan bir kez kendini buldu mu bu dünyada kaybedecek hiç bir şeyi yok demektir. Ve insan bir kez olsun içindeki insana dokundu mu tüm insanlara dokunabileceğini tüm kalbiyle biliyor demektir.”
Özge Yetkiner
#hayatımınkadını eseri birbirinden farklı toplam 10 öyküden oluşan bir eserdi arkadaşlar
Her bir öyküde evimize dahil olan bizlere yardımcı olan,işlerimizi kolaylaştıran yardımcı kadınların öykülerinden oluşmaktaydı
En cok hangi oyku diye sorarsanız ?
Her bir öyküde ayrı ayrı yüreğime dokundu ama “Evet,Bir Yanlışlık Var”öyküsünde evin hanımının evladını kendinden koparmakla suçladığı yardımcısı Suna nın ardından yaşadığı aydınlanmaydı.
Yardımcı kadını evinden koyan evin hanımı kızının iyice içine kapanmasıyla,gittiği klinikte Terapistin yaptığı terapi sonrası çocukluk anılarına yolculuk yapan Derya Hanım,çocukluğu yüzüne adeta bir tokat gibi çarpıldığında yaşadığı sarsıntılar sonrası içinde oluşan tuhaf heyecan ve bir farkındalık ile hemen eski yardımcısı Suna yı arar.Yaptığı haksız suçlamalardan dolayı özür diler ama Suna yı tekrar onlarla çalışmaya ikna edemez.Suna giderken Derya Hanım a hayatının dersini vermiştir.Hayatına yardımcı olarak giren kadınların o git deyince gidip,gel deyince gelmediğini,inandığı her şeyin onun bildiği ve inandığı gibi olmadığını anladığı öyküde verilen ince nasihatlar cevher niteliğindeydi
Okuduğum eser bizlere ders niteliğinde,farkındalığı olan kıymetli bir yapıttı.
Ev hizmetlerde çalışan tüm kadınların,aile içinde yaşadıkları #gercekhikayeleri kaleme alan yazarımıza gönülden teşekkür ederim.
Kalın sağlıcakla
Hayatımın KadınıÖzge Yetkiner · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202312 okunma