Zehra Selimoğlu

331 syf.
·
Not rated
Gelecekte Yaşayan Geçmiştekiler
Sıklıkla başıma gelen bir durum var; altını çizdiğim satırlara aradan yıllar geçtikten sonra dönüp baktığımda: "E, ben bunu yeni farkettim sanıyorum on sene önce altını çizmişim." diyorum. Aslında o çizgiler bir tohum, 'yeni farkettim' dediğim kısımsa aynı tohumun filizlenmiş hali. Bazen bir bilginin içinize yerleşmesi için aradan böyle uzun zamanlar geçmesi gerekiyor. Muhtemelen o satırlar da tek değil aynı konuda çizdiğim başka satırlar, duyup geçtiğim başka konuşmalar da mevcut. Kim bilir ?! İşte o satır satır bahsettiğim durumlar bu kitabın bütününü ifade ediyor. 2018 yılında Varşova'nın ücra mahallelerinden birinde, duvarlarında tablo olmayan, eşyaları da bana ait olmayan bir evin mutfak masasında okuyup bitirmiştim. Okurken her sayfada 'yok artık iyice abarttınız.' gibi cümleler söyleyip ev ahalasini iyice meraklandırıyordum ama kafamı da kaldırmadan devam ediyordum. Sonra aradan iki yıl geçti ve gerçekten birbirine değen herkes 'kör' (covid) olmaya başladı. İnsanlar yaşlı bakım evlerinde ölü bulundu. Bize bulaştı size de bulaşsın diyen insanlar asansör düğmelerini yalamaya başladı. Karantina adı altında insanlar evlerine kilitlendi dışarı çıkanlara astronomik rakamlarda cezalar verildi. İşte o zaman yıllar önce yazılan ve benim her olayda el arttıran yazarı 'ehh içim şişti.' diye diye eleştirmem havada toz oldu gitti. İki yıldır oturup yeniden okumaya niyetliyim. Umudum var... Hadi bakalım...
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105k okunma
Reklam
254 syf.
·
Not rated
Soren Kierkegaard
Kierkegaard Kaygı Kavramı ile birlikte tanıdığım bir felsefeci. Benim kaygıya olan idealist bakışımı sadece birkaç cümle ile realist bir bakışa dönüştürdü diyebilirim. Aslında aralarındaki çekişmenin asla bitmediği idealizm ve realizm ekseninde, düşüncelerim daima realizme yakın olmasına rağmen Kaygı bir kavram olarak Kierkegaard'a kadar karşıma çıkmamıştı. Belki çıkmıştır da ben görememiş de olabilirim.;) Başka bir nedeni de; Okuduğumuz batı kaynaklı terapi ekollerinin Kaygıyı daima tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak nitelemesi de olabilir. Bu nedenle mesleğime felsefeyi yoldaş etmiş olmaktan dolayı çok mutluyum. Tanri'ya İhtiyaç Duymak ya da tam olarak söylemek gerekirse Soren Kierkegaard düşünceleri ile dindar olmakla, dini sorgulamak konusundaki ikiliği aşmama yardımcı oldu. Çünkü kendisini hem dindar olarak nitelendiren hem de dini en baba şekilde eleştiren Kierkegaard bu durumu kitabında da en basit şekliyle anlatiyor. 'İnanıyorsan sorgulama/sorguluyorsan aslında tam da inanmiyorsun demektir.' Bakış açısı eminim sadece benim için değil toplumda birçok insan için kesilip atılması gereken bir kangren. Ayrıca onun yazdıklarını müslüman bir ilahiyatçı yazmış olsaydı ayni nötr bakışı sağlayamayabilirdim. Çünkü kültür olarak dini elestiren ilahiyatçı/kelamcıları kompleksli görmeye oldukça yatkınız. Dücane Cündioğlu'nun bir sözü bu noktayı çok iyi açıklıyor; "Bu topraklardan din hiçbir zaman eleştirilmemiştir, hep aşağılanmıştır." (Eleştirdiğini düşünenler tarafından)
Tanrı'ya İhtiyaç Duymak
Tanrı'ya İhtiyaç DuymakSoren Kierkegaard · Fabula Yayınları · 2016251 okunma
304 syf.
·
Not rated
Anılar Hayatın Yazarıdır (Aristoteles)
Aslında Aristo 'anılar ruhun yazarıdır.' demiş ama hayat daha anlamlı gelmiyor mu ? Her ne kadar insanı beyaz bir levha olarak tanımladığı fikirlerini güçlendiren bir cümle olsa da hayatımızı yazan anılar sadece bize ait olanlar mıdır ? Örneğin annemizin, babamızın ve dünyaya geldiğimiz kültür yapısının anıları da bizim hikayemizi yazıyor olabilir mi ? Boşluk Hissi kitabını birlikte çalışmalar yaptığım tüm öğrencilere öneriyorum. Sanki tüm iyi oluşa, iyi yaşamaya ilk adım, birinci sınıf kitabı. Sonra konuşuyoruz; en çok neresi dokundu sana, en etkilendiğin cümle hangisiydi ? Bazen boşluklarımız denk geliyor, aynı anda görmek iyi hissettiriyor. Ama bu kitabın insana kattığı en güzel şey 'evet işte bu ya!!' hissi. Çünkü eğer içinizde yaşadığınız böyle bir boşluk varsa onu anlamanız ve tanımlamanız dünyanın en zor şeyidir. Ancak kitap bu tanımlamaları o kadar yerli yerinde yapıyor ki cümleleri olmayan duygularınızı kesfediyorsunuz. Bildiğiniz ama unuttuğunuz bir şeyi sanki yeniden hatırlıyorsunuz. Kendi kendine yardım kitaplarını inceleyenler bilecektir birçoğu bilimsel bir temelle başlar ve genel olarak egzersizler, beden odaklı çalışmalar ya da örnek danışan hikayeleri ile devam eder. Boşluk hissi özellikle de bu hisse sahip insanları tam da duygularından yakalıyor. Bu yönüyle şimdiye kadar okuduklarım arasında en iyisi diyebilirim.
Boşluk Hissi
Boşluk HissiJonice Webb · Sola Unitas Yayınları · 20212,728 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
232 syf.
·
Not rated
İnsan Daima Bir Bütündür
Geçmişte beyin bağırsak bağlantısını anlatan bilim insanlarının uzunca bir süre aforoz edildiğini biliyoruz. Günümüzde yeterli çalışma yok diyerek holistik yaklaşımı hala reddeden hekimler olmasına rağmen gerçek hayatta yaşanan deneyimlerle yapılan sağlamalar insanları ikna ediyor gibi görünüyor. Ya da biz bir şeylere inanamaya ve sahiplenmeye fazlaca meraklıyız. Her ikisi de olabilir :) Kitabi tam olarak bitirmedim ancak uzun zamandır araştırdığım bir alan olduğu için son derece akıcı ve bilgilendirici ilerlediğini söyleyebilirim. Ağızdan başlayarak bütün sindirim sistemini adım adım bilimsel tanımlarla anlatması oldukça iyi, neyi nerden öğrendiğimizi bazen kaçırdığımız bilgi bombardımanı gibi şu dönemde bu derece temellendirme, ders kitabı niteliğinde ilerlemesini ben oldukça iyi buldum. Bağırsak florasının zarar görmesinin insanın aklına dahi gelmeyecek sorunlara yol açtığının anlatıldığı hasta hikayelerini fazlaca determinist bulduğumu söylemek isterim. Ama olsun dedim ya floramıza sahip çıkalım oldu da sorun çözülmedi yeniden dönüp bakmak da bir seçenek. Kim bilir belki bir gün fonksiyonel tedavileri benimseyen, hastalığa değil hastaya bakan bilim insanları kazanır. İlaç sektörü değil de insanlık kazanır.
Duygusal Beyin
Duygusal BeyinHüseyin Nazlıkul · Destek Yayınları · 2016222 okunma
278 syf.
·
Not rated
Somatik Deneyimleme ve Travma
Yakın bir zamanda tamamladığım Kaplanı Uyandırmak kitabı travmaya bakış açımı oldukça değiştirdi. Yaşanan afet sonrası travma alanında kült kitaplar listesi yaparken listenin başındaydı. Birkaç kitap daha incelemiş olmama rağmen belki ilk farkındalık olduğu için sarsıcı bir deneyim oldu benim için. Terapistin kendi deneyimlerini aktarması, yeniden yaşantılama hikayeleri oldukça ilgi çekişi ve son derece şaşırtıcıydı. Ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama deprem sonrasında da daha önce yaşanan farkli depremlerde enkazdan çıktığını belirten, bu depremde de enkazda kaldığını söyleyenlerin sosyal medya paylaşımları ile karşılaştık. Bir insan hayatında kaç defa enkaz altında kalabilir ? Ya da kitapta bahsedilen Uçak kazasindan sağ kurtulan hastanin babasinin ve dedesinin de uçak kazalarından canli olarak kurtulmus olması. Gerçekten bir insan tanıdığı kaç kişi uçak kazası geçirmiş ve o kazadan sağ çıkmış olabilir? Bunlar spesifik uç örnekler olsa da günlük hayatımızda da buna benzer olaylar yaşıyor olmalıyız. Teknolojik aletleri sürekli kırılan/çalınan, yakın tarih aralıklarında üst üste trafik kazası geçiren insanlarla karşılaşmışdır. Belki de hepsi birer tesadüf ama şu gerçek ki; çözülmesi zor bir sarmal hayat. Belki de çözmeye çalışmamak en akıllıcası...
Kaplanı Uyandırmak
Kaplanı UyandırmakPeter A. Levine · Butik Yayınevi · 2013648 okunma
Reklam