Kral Faruk döneminde eser ulemasından ismini unuttuğum Bir alim vardı. Bir gün mescidde oturuyordu ve kral Faruk mescide girdi alim o sırada mescid-i ayaklarını uzatmış oturuyordu ve sanırsam ayağı ağrıyordu. Kral mescide girdiğinde alim ne ayağa kalktı ne de oturuşunu düzeltti. Biraz Faruk bu durumdan çok rahatsız oldu. Bazı kral yanlısı alimler krala bu şerefli alime ceza vermek yerine biraz para göndermesini istediler ve sonrasında onun korkudan nasıl sarayına girceğini göreceksin dediler. Kral ona biraz para gönderdi ve kralın elçisi alemin yanına vardığında şey şöyle dedi:
"Faruk'a geri dön ve ona şunu söyle bacağını uzatan kişi elini uzatmıyor (yani parayı almıyor.)"
İşte bu gerçek manadaki alimlerin durumudur.
İnsan,bazen sadece sarılmak ister bi insana.Ama daha annesine bile sarılamayanlar vardır.
Böyle durumlarda şarkılara sığınıyorum.Tabii ki bi insanın sıcaklığını vermez şarkılar,veremez.Ama napalım elde olan bu.
🎧Pinhani/Dön bak dünyaya...
Ben, erkeklerdeki Don Juan sendromunun tek bir etmene bağlı
olduğunu düşünmüyorum. Şiddetli narsisistik karakter patolojisinden mazoşistik ya da histerik olarak belirlenmiş göreli ılımlı bir pa-
tolojiye kadar, çeşitlilik sergileyen bir kadın hoppalığı [promiscuity]
gibi, süreklilik gösteren bir erkek hoppalığı da vardır. Narsisistik
hoppa kişilik Fransızların anlattığı bebeksi, bağımlı, isyankâr; ama
efemine tipe göre çok daha sert bir Don Juan tipidir.
-- Eve dön Nataşa! diye bağırdım.
Sonsuz bir kederle yüzüme baktı:
-- Onlardan, bir daha dönmemek üzere ayrıldığımı anlamadın mı Vanya?
Kalbim burkuldu.
“Ah kıskançlık, sonsuz kötülük kaynağı,fazilet düşmanı! Bütün kötü huylar,beraberinde az da olsa bir zevk getirirler, Sancho; ama kıskançlık sadece tatsızlık, hınç ve öfke getirir.”
All or Nothing
If you love me
for what you see,
only your eyes would be
in love with me.
If you love me
for what you've heard,
then you would love me
for my words.
If you love
my heart and mind,
then you would love me,
for all that I'm.
But if you don't love
my every flaw,
then you mustn't love me—
not at all.
Çoğaldı gitgide yokluğun dağ gibi
Atılmış üzerime ağ gibi
Zaman ilaç değil yanmaya alıştıran
Hepsi sönse de yanan tek bir çerağ gibi
Kim bilir kaç ilkbahar, yaz, sonbahar, kış
Aylar, mevsimler derken seneler sensiz geçti
Büyüdü, ağaç oldu çoktan ektiğimiz fidanlar Gölgesinde kaç gün, geceyi zor etti
Uzayıp giden yollara kitlenmiş gözlerim
Tükenmiyor ümit, bir olmaz'ı bekliyorum
Bulur mu bulur benide günün birinde bir mucize
Duayı duaya ekliyorum
Dön, dayanamıyorum artık
Dön, bu ne çok yalnızlık
Çık, gel ne olursun apansız
Hadi dön, hadi dön, yalansız
Kitapta 18 öykü var. Öyküler alıştığımız, sıkça karşılaştığımız tarzda değil. Delilikle normallik arasında gidip gelen, o aradaki belli belirsiz sınırı sıkça ihlal eden kendine has karakterleri anlatıyor. Bunların kimisi paranoyak, kimisi adeta bir Don Kişot, kimisi de sosyal fobik. Bu tür uçlarda yani topluma teğet yaşayan kişilerin iç dünyasını merak ediyorsanız ya da belki de onlardan biri iseniz bu kitabı büyük bir iştahla, kahkahalar eşliğinde, bitmesin diye aheste beste okursunuz. Yer yer koyulaşan, kara bir renge bürünen rafine bir mizahı var çoğu öykünün. Öyküler beşer altışar sayfa, hiçbiri sıkmıyor ve tamamı çok pişmiş, kusursuz bir üslupla kaleme alınmış. Yazarın bu öyküleri yazarkenki olası coşku ve diğer duygulanımları okura anında geçiyor. Son Şövalye, Yabancı, Bay Ölüm, Agnostik Bir Karıncanın Serüvenleri, yazarın bu ikinci öykü kitabındaki favori öykülerim oldu.
Dünyanın tamamının değişmesi ne kadar sürer? İki, üç ya da dört nesil mi? Hakikat şu ki, ne kadar süreceği umurumuzda değil. Acelemiz yoksa da kaybedecek vaktimiz de yok.
Dünyayı değiştirmekte bana yardım edin.
Bu gezegene acı çekmeye geldiğimiz doğru değil. Dünya dediğimiz bu güzelim gezegen bir gözyaşı çanağı değil. Yeni düşünce tarzımız tüm o yalanların yerine geçebilir ve bizi hayatı yaşayacağımız harika bir yere taşıyabilir.
Çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız miras şahane olabilir.
Tüm düşünce tarzımızı değiştirebilir, onlara dünya ile nasıl bir aşk yaşanacağını gösterebiliriz.