"Sizden tek istediğim, evime dönmem için bana yardım etmeniz."
"Buna beni baştan çıkarmak da dahil mi?"
"Amacım sizi ayartmak değildi. Bana alışmanızı sağlamaya çalışıyordum."
"Sana alıştığımda gitmene izin verir miyim sanıyorsun?"
çünkü lazım gelirdi ki
hiçbir söz bizi töhmet altında bırakmasın ya da kurulanmasın
çocukluktan arta kalan gözyaşları..
babam kuytu konuşur ve susardı.
katrana bulanmış bir ağacın aleviydi o.
dönmem diye düşünürken
tavaf oldum ona.
Teknik olarak geçmişe dönmem mümkün olmadığına göre elimdeki tek ihtimalin peşinde, geleceğe yürümeye, ittire ittire de olsa ilerlemeye çalıştım. Kafası kesilmiş bir tavuğu koşarken düşünün. Düşündünüz mü? Tamam şimdi unutun. Çünkü unutmamız gereken çok şey var.
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim."
"Hımm... Eminim yapardın."
"Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Her anı ölüdür.
Şimdi sen de bir anısın. Sen de ölüsün. Her zaman benimle birlikte olan, birlikte taşıdığım, yaşadığım sözcüklerime dönmem gerek. Sözcüklerim olmadan o gökyüzüne nasıl dayanabilirdim. O caddeye, o geceye, gecelere, uykuyla uyanıklık arasında öylesine yatıp uyuyamadığım için sinirlendiğim ve her şeyi düşünüp, kalkıp düşündüklerimi sözcüklere çeviremediğim gecelere. Ya da uykunun ölümsü derinliğinde var oluşumuzun küçüldüğünü algıladığım gecelere. Bu yaşam, beni ancak içimde esen rüzgarları, içimde seven sevgileri, içimde ölen ölümü, içimde taşmak isteyen yaşamı, sözcüklere dönüştürebildiğim zaman ve sözcükler, o rüzgara, o ölüme, o sevgiye yaklaşabildiği zaman dolduruyor.
Başka hiçbir şey.
'İnsan sevgiye biri yanımızda olmadığından acı çekene dek dayanır; oysa gerçek yalnızlık dayanılmaz bir hücredir.'
"Yeryüzü sağa dönerse, benim geçmişi telafi etmem için sola dönmem gerekiyor. Ama şimdi bütün bu yükümlülükleri yerine getirecek bir gıdım gücüm yok, dünyayı omuzlarımda taşıyamam, paltomu bile taşıyamıyorum."
Gelemem gerekiyordu, geri dönmem gerekiyordu hatta kaçmam ama bunları yapmadım. Ben Sokak Nöbetçisi değildim, ben Ekip'in bir askeriydim.
Değersiz biriydim.
Hiçbir şeyime göz yumulmaz, rahat edeyim diye bir dakka bile verilmemiştir bana; zaten hiçbir şey verilmez bana, her şeyi kendim çabalayarak elde etmek zorundayımdır, yaşadığım günlerle geleceği değil, geçmişimi bile kendim yaratmak zorundayım, doğal olarak herkesin bir geçmişi vardır belki, ben onu bile kendim elde etmek zorundayım; bence bu en zor iş, dünya sağa mı dönüyor? -Bilmiyorum ya- ayak uydurabilmem için benim sola dönmem gerekiyor! Nasıl başa çıkarım? Gücüm yetmez ki;