Bırakın, bırakın da tekrar ayağa kalkana kadar uyuyayım.
Sayfa 118Kitabı okudu
Ve güneş doğdu ve güneş battı, günler yavaş adımlarla geç­ti; önce yazdı, sonra güz, artık kıştı önümüz.
Reklam
Ben nehri sordum, karşılığı üç beş fı­sıltı oldu.
Ben bir yankı ararken, ne bir işaret var ne de mihenk taşı.
Ah! Bazı şeyler bize söylenmedi! Yapayalnız beklemeye bıra­kıldık. Olaylar bizden gizlendi. Tüm çabalarla dalga ge­çildi. Annelerimizin ne iş yaptığından bahsedilmedi. Kendi kendimize yetinmemiz emredildi. Sahte bir güven duygu­suyla uyuşturulduk. Sonra da onun kaybolması korkusuy­la tehdit edildik. Özgürlükle gözümüz boyandı. Kimse bize kıtlığı anlatmadı. Geçen yüzyılların karanlığıyla baş başa bırakıldık. Sakinleşelim diye kulağımıza çalınan tek tük hadiseyle avutulduk. Şiddeti azaltmanın yolları üzerimizde denendi. Üstümüzden polis atlarıyla geçip gidildi.
Yazarken bir yandan da şöyle düşünüyordum: Yazıyor ol­mam çok saçma, henüz çok gencim. Aynı zamanda: Ama 'daha sonra' demek, 'çok geç' demek; sadece şu an var, her zaman şu an ve ne pahasına olursa olsun.
Reklam
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.