Düşmandan Yardım İstemek
Müslümanların kendi sorunlarının çözümünde düşmanlarından yardım istemeleri, gaflet ve zillet; bilinçli ve kasıtlı bir şekilde yardım istemeleri ise büyük bir ihanettir. Bugüne kadar gerçekleştirdikleri eylemleriyle sömürgeci kafir Batı’nın ve Yahudilerin, İslâm’a ve Müslümanlara apaçık bir düşmanlık içinde oldukları yalanlanamaz bir gerçek
Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu...
Reklam
Kin tutmuş bağrını yar da gel, altın ökçelerle ezdiğin o ruhunu, çıkar pervasızlık uğruna; inançla haykır, tütmesi gereken şehrinin sarnıçlarında. Yakarışlarında keskin bir yankılanış, taarruzunda keskin bir feraset ve damarlarından yüreğine katliam yağmurlarıyla adalet yağsın... ve sürül toprağa, inançla yaşayıp, kahrolsan da melanetiyle dünyanın, sıkılsa düşmanın bedbaht haliyle dişlerin; dinmesin o gülüşlerin ve haykır, dost bildiğin düşmanların eylemsiz niceliklerini suratlarına; tükürerek, kan yuvası olmuş ağzına gelen acı sözlerle. Belki ansızın yutulur ölüm şerbeti, bir hoş meltemle ruhuna inen... direncin yıkılmaksızın dursun elbet dimdik, başlangıcın başındasın, yolun ilk adımında; diren ve savun kendini, zavallıların mesken tuttuğu bu hayata!
Hiç kitap okumayan bir adam niçin merak eder seneye yazılacak kitapları? Bu dünyada bile yaşamayı beceremeyen niçin merak eder diğer gezegenlerdeki hayatı? Geçmiş ve bugün ne zaman bitirildi de gelecek sorgulanıyor? İşler hala kalleşçe hallediliyor ikili ve uluslararası ilişkilerde... Her ülkenin sınır komşuları dost ve kardeş düşman ülkeler... Doğru düzgün top bile oynayamıyorlar kavgasız! Oyunları savaş gibi görenler savaşı da oyun gibi görüyor elbet... Aynı kadına sevdalananlar birbirini vuruyor, aynı şeyden nefret edenler can ciğer arkadaş... Bir şeyi, bir kadını, bir erkeği ya da bir ülkeyi sevmenin cezası ölüm bile olabiliyor bazı...'
Suskun...
Kimseler duymasın, Duymasın, ölürüm ha. Aymışam yarı gece, Seni bulmuşam sonra. Seni, kaburgamın altın parçası. Seni, dişlerinde elma kokusu Bir daha hangi ana doğurur bizi? Ruhum… Mısra çekiyorum haberin olsun. Çarşıların en küçük meyhanesi bu, Saçları yüzümde kardeş, çocuksu. Derimizin altında o ölüm namussuzu… Ve Ahmed’in işi ilk rastgidiyor İlktir dost elinin hançersizliği…
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Hac
İNSANI EĞİTEN BİR MEKTEP: HAC İBADETİ İslam dininin temel esaslarından olan ibadetlerin insanın ruhsal gelişiminde önemli bir yeri vardır. İnsanın ihtiyacına göre ve kendi iyiliği için yapılması emredilen ibadetlerden biri de hac ibadetidir. Hac, hem mali hem de bedeni ibadetlerdendir. Pek çok anlamı içinde barındırır. Niyet ile başlayan hac yolculuğu bir değişim ve dönüşüm kararıdır aynı zamanda. İnsanın Rabbi ile olan akdini yenilemesi, tövbe ve istiğfar ile tekrar günahlara dönmeme kararlılığını ortaya koymasıdır. Eş ve dost ile yapılan helalleşme, geçici dünya hayatının ölüm hakikati ile yaşanması gerektiğini öğretir insana. Mikât yerine ulaşmak sûrun üfürülmesi ile başlayacak olan ahiret hayatının bir provasıdır. Hac ulvi bir gayeye, yüksek bir hedefe hazırlayan ve bunu ger- çekleştiren bir mekteptir. Müslümanlara yanlarına aldıkları takva azığı ile (Bakara, 2/197) sabır, sevgi, saygı, kardeşlik, vefa, hoşgörü, cömertlik, fedakârlık gibi ahlaki güzellikleri kazanma ve yaşama imkânı sunar. Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.