Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana, yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yılar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek, peşinden de sıkıntı ve bunaltı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşensarı yapraklar gibi dökülecek... Ah, Nastenka! Sonuçta hüzünle yalnız kalır insan, tam anlamıyla yalnız ve hatta yazıklanacak bir şey bile olmaz -hiç, tam olarak hiç...
Sayfa 57
"Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı? Baksana, diyor kendine, baksana yeryüzü nasıl soğuyor. Daha yıllar geçecek ve peşinden kasvetli yalnızlık gelecek, bastonlu, titrek yaşlılık gelecek peşinden de sıkıntı ve bunaltı. Fantastik dünyan ağaracak, donacak, hayallerin kaybolacak ve ağaçlardan düşen sarı yapraklar gibi dökülecek..."
Sayfa 57 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Niye intihar etmemişti sanki? Ne diye uzun uzun nehri seyrettikten sonra itiraf etmeye karar vermişti? Yaşamak arzusu yenilemeyecek kadar güçlü müydü ki? Svidrigaylov bile, ölümden bu kadar korkmasına rağmen onu yenmemiş miydi? Raskolnikov, büyük bir acı ile bu soruyu kendisine soruyor, kendisinde ve inanışlarında derin bir yanılma bulunduğunu, belki de daha o zaman, sulara eğilip baktığı sıralarda sezmiş olduğunu bir türlü anlamıyordu. Bu ölüm korkusunun, belki de gelecekteki başarısının müjdecisi, yeni bir hayat görüşünün habercisi ve geleceğinin garantisi olduğunu aklından bile geçirmiyordu. Aslında ilk kez orada yeni bir hayat kurma yolunda bir karar vermişti. Ama o bunu zayıflık ve korkaklığa yorumluyordu. Hapishane arkadaşlarına bakıyor ve onların hayata karşı duydukları sevgi ve bağlılığa hayret ediyordu. Ona öyle geliyordu ki, arkadaşları hapishanedeyken hayatı, özgür oldukları zamankinden daha çok seviyorlardı. Bazıları ne korkunç acılar çekmişler, nelere katlanmışlardı. Bir güneş ışığına bu kadar değer verebilirler, onun hiç görmediği bir bölgedeki bir koruluğu bu kadar delice özleyebilirler, kaba bir köylü kızı olan sevgililerinin hayaliyle bu derece avunabilirler ve bütün bunlardan dolayı bunca acılara katlanabilirler miydi? Bunlar Raskolnikov'u şaşırtıyordu. Demek insanoğlunu yaşatan ümitleriydi."
Tuhaf bir düş gördü. Bir köylü, iki atlı üstü açık arabasıyla bozkırda gidiyordu, ordudayken bir kez geçmişti buradan sanki. Yol, diz boyu çamurdu. Mitya üşüyordu, kasımın başlarıydı, sulusepken yağıyor, kar taneleri yere düşer düşmez eriyordu. Köylü hızla sürüyordu atları, kamçıyı pek hoş şaklatıyordu. Uzun, kumral bir sakalı vardı. Pek
140 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Yeraltından Notlar... "İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüz karası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020130.2k okunma
“Gökyüzü öylesine açık ve yıldızlıydı ki, ona bakınca insan ister istemez kendisine soruyor: Böylesine bir gökyüzünün altında dargın ve kaprisli insanlar yaşayabilir mi?
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
701 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.