Annesi genç yaşta ölen Cemal Süreya bir röportajda şöyle der: Hayatıma giren bütün kadınlarda annemi aradım. Annem hayata, ben anneme doyamamıştım. Biz çok küçüktük, annem ölmüştü. Üç çocuk kalakalmıştık annesiz. Babam yeniden evlendi. Bana ve kardeşlerime zulüm yapan bir annemiz, üvey annemiz vardı artık. Bir keresinde, hiç unutmam, aynanın arkasındaki zehri kazımış, ısıttığı suyu içine atarak, bana evin hamamında "Hadi yıkan!" demişti. Su mavi gibiydi, irkilmiştim. Biraz ellerimi ıslatmış, onu da başka suyla yıkamış, işkence suyunu da çaktırmadan dökmüştüm. Daha sonra, çok sonra öğrendim ki aynanın arkasındaki sır, gümüş ve bakır sülfat içeren bir zehir. Bakır sülfat suyu mavileştiriyor. "Şöylemesine bir mavi." Bakır sülfat kör ediyor. Gözün kornea tabakasını eritiyor ve kör oluyorsun. Üvey annemiz bize işkence ediyordu. Babam yoktu. Cemal Süreya "Sizin hiç babanız öldü mü?" şiirinde bu olaya şöyle değiniyor:
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum.