Iletişimdeki bu hız, üzerinizde baskı yaratarak, sanki süregelen bir yarış varmış gibi sizi o hıza ayak uydurmaya zorluyor. Aynı zamanda da gereğinden fazla uyarıcıyla beyninize aşırı yükleme yapıyor. Doyumsuzluk yaratmaya dayanan tüketim kültürü, abartılı diliyle üzerinizde baskı kurarak size daha fazla şey satın aldırtmaya çalışıyor: Bu senin olmalı. Sürekli bir şeyleri kovaladığınızı ama hiçbir yere varamadığınızı hissediyorsunuz, bu da kaygı doğuruyor.
Toplumumuzun farkında olmadığı en büyük hastalıklarından biridir Mükemmeliyetçilik. Toplumun en üst katmanından başlayıp en alt katmanına kadar herkese sirayet etmiştir. Azla yetinememe, hep daha fazlasını isteme, yapmadığı seçimlerden pişmanlık duyma ve manevi doyumsuzluk bu hastalığın belirtileri arasındadır. “Olacaksa en iyisi olmalıdır yoksa
Kirli bir tükeniş.
Durmadan, boyuna gelen doyumsuzluk?
Azalarak çoğalan acılar.
İnce olamayışlar.
Katre katre güvensizlik.
Artık içimle dışım beraberler, düşünemez oldular.
Sonu yok ki Pina
İnan hep aynı
Yarım kalanlar.
Fırlatıp atılan yaşamlar.
Kırılıp dökülen yapraklar
Sonsuz gökyüzü altında.
Vefayı kuşlar alıp gitmiş.
Bitti
Not: Pina bir mit.