İnsanların ölümden gafil olması, onu hakkıyla hatırlamamış olması seni ürkütmesin. Çünkü ölümü unutmak da Allah'ın bir nimetidir. Bu nimet sebebiyledir ki dünya işlerini yürütür, din işlerini de ıslah eder. Ölümü unutmanın yerildiği husus; nefsî muhasebeyi unutturan, zamanı boşa geçirten ve onu ihmal eden unutma şeklidir. Bu durum da kişiyi günah işlemeye sevk eder. Ancak ölümü unutmak dozunda olursa yemekteki tuz gibi olur. Eğer tuz oranı çoğalırsa yemek kişiye zarar verir. İşte ölümü unutmak, bahsettiğimiz oranda olursa bu övülmüştür. Aksi takdirde yerilir. Ne dediklerimizi bir düşün!
İncelememizde ayrıca suça yönelik davranışın kökenlerini saptadık, yaşamlarının ilk yıllarında aşırı yük altında kalan ya da şımarık ve nazlı büyütülen çocukların ileride nasıl suça yöneldiğini gördük.
Dozunda olursa kıskançlık, bir ilişkiyi canlandırabilirdi fakat fazlası saygıyı zedelerdi. Ne yazık ki Ali o yolda ilerliyordu. Bu da ilişki için bir felaket demekti.
" Bir şeyi aşırı istemek iyi değildi. Sırf bu yüzden bir şeyin olacağı varsa bile olmazdı. İnsanın isteği de dozunda olmalıydı. Tanrı karşısında ölçülü davranmak gerekirdi.
Dozunda alınan sakinleştirici gibi, belli miktarda hayal kurmakta faydalıdır. Zihnin ve emeğin bazen şiddetli olan ağrılarını dindirir ve saf düşüncelerin set çıkıntılarını torpüleyen , sağda solda eksiklikleri ve aralıkları dolduran, dağınıklıkları birbirlerine bağlayan hafif ve serin bir buğunun ortaya çıkmasına neden olur .Ama fazla hayal insanı sular altında bırakır, boğar.
Ben televizyondan pek hoşlanmam.
Dozunda seyredilirse sorun yok, ama çocuklar ne yazık ki dozunu kaçırıyorlar. Televizyonun karşısına geçmeyegörsünler, sabahtan akşama kadar boş gözlerle ekrana bakıyorlar, takılıp kalıyorlar televizyona...
Yaşamda anlam bulmanın ikinci yolu, bir şey -iyilik, doğruluk, güzellik gibi- yaşamak, doğayı ve kültürü yaşamak, son ve bir o kadar önemlisi de olanca eşsizliğiyle bir insanı yaşamaktır. Yani onu sevmektir.