“Kendinizden şüphe etmeye başladığınız zaman, korktuğunuz zaman şunu hatırlayın. Değişimin temeli cesarettir ve bizim kimyasal tasarımımızda değişmek var. Bu yüzden yarın uyandığınızda kendinize söz verin. Kendinizi tutmak yok. Neyi başarıp başaramayacağınız konusunda başkalarının fikirlerine tabi olmak yok. Ve artık hiç kimsenin sizi cinsiyet, ırk, ekonomik durum ve din gibi işe yaramaz kategorilere sıkıştırmasına izin vermek yok. Yeteneklerinizin kış uykusuna yatmasına izin vermeyin. Kendi geleceğinizi tasarlayın. Bugün eve gittiğinizde ben neyi değiştireceğim diye sorun kendinize. Sonra da işe koyulun.”
Kötü bir durumla başa çıkmanın en iyi yolu, onu tersine çevirmektir, onu bir güç olarak kullanmak, o kötü şeyin seni tanımlamasına izin vermemektir. Ona karşı koymaktır.
Düşmekten korksaydın hiç koşmazdın, olduğun yerde dururdun. Hiç koşmadığın için hiç düşmezdin. Düşmediğin için yaran da olmazdı. Cesaret korkuna rağmen adım atmaktır…
İnsanın tek doğumu annesinin onu doğurduğu gün değildi; hayat onu defalarca kendini yeniden doğurmaya zorluyordu. İnsan, farkında olmasa bile, kendini yavaş yavaş yeniden doğuracak kudretle donatılmıştı.