Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

drpumpkin

Sabitlenmiş gönderi
Habent sua fata libelli:Kitapların kendi kaderleri vardır.
Reklam
...Bizimle en azından mutlu olma şansı olurdu. Ya da ezici bir kedere düşerdi.Seni çılgınca araştırmaya iten,Magdalena'yı kara bir bulutta yakalayan,beni hala inandığımdan emin olmadığım bir Tanrının kollarında ağlamaya iten aynı kedere. Hiçbirimizin buna bağışıklığı yoktu.Bu sadece doğal olmayan yaşamlarımızın bir yan ürünüydü.İnsanlar sonsuza kadar yaşamak için tasarlanmamıştır.Artık bunu biliyordum. Gel gör ki hâlâ iyimserdim.Hâlâ bir peri masalında yaşadığıma,her gece bir kurt yerine bir prensle yattığıma inanmak istiyordum. Sana inanmak istiyordum.
Sayfa 125
Eski zamanlarda,Onas yerlileri birçok tanrıya tapıyorlardı.Baş tanrının adı Pemaulk'tu. Pemaulk sözcük anlamına geliyordu.
Sayfa 20

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Korint Körfezi'ndeki yataklardan birinde yatan bir kadın,odun ateşinin ışığında uyumakta olan aşığının profilini seyrediyor. Adamın gölgesi duvara vuruyor. Aşığı şu anda kadının yanında yatıyor ama gidecek.Şafak vakti savaşa,ölüme gidecek.Duvardaki gölgesi,yolculuk arkadaşı da onunla birlikte gidecek ve onunla birlikte ölecek. Şu anda henüz gece.Kadın korların içinden yarısı yanmış bir odun parçası alıyor ve duvara gölgenin konforlarını çiziyor. Bu çizgiler gitmeyecek. Kendisini kucaklamayacaklar,bunu biliyor.Ama en azından gitmeyecekler.
Sayfa 19
Kendini,sınırlarını ve yeteneklerini bilmek güçtür.Birinin benzer yeteneklere sahip bir başkasına en iyi nasıl boyun eğdirebileceğini bilmek ise başka bir şeydir.
Sayfa 37
Reklam
Fakat o,yani Jakob Mendel iki adım ötesinde,dumanı kendisini de saran ufak yangını fark etmemişti bile.Çünkü o,başkalarının dua ettiği,kumarbazların oyun oynadığı ve sarhoşların kendinden geçmiş bir halde gözlerini boşluğa diktiği gibi kendinden geçercesine okurdu.Okumaya kendini öyle kaptırır,öyle kendini verirdi ki onun okuyuşunu gördükten sonra başkalarının okumaları bana hiçbir anlam ifade etmez olmuştu.Genç bir insan olan ben,ilk defa,Galiçyalı bu ufak tefek sahaf Jakob Mendel'de ,sanatçıyı tıpkı bir alim ve gerçek alimi ise tamamen delirmiş biri gibi gösteren sonsuz odaklanmanın büyük sırrını,tam konsantrasyonun trajik mutluluğunu ve talihsizliğini keşfetmiştim.
Stefan Zweig 1936 yılında Londra'da,Rilke üzerine verdiği bir konferansta şöyle der:"Zamanımızda katıksız şaire artık ender rastlanıyor ama belki ondan da az rastlanan bütün bir yaşamın salt şiirsel bir varoluşa dönüşmesidir.Böyle bir uyumun bir insanın kişiliğinde örnek bir biçimde gerçekleştiğini görebilme mutluluğuna erişene düşen,hem kendi kuşağına hem de belki bir sonraki kuşağa bu manevi mucizenin tanıklığını yapmaktır."
Zweig şairin özgür kişiliğini şöyle betimler:"Zamanımızın zengin ve başarılı şairlerinden hiçbiri,kendini hiçbir yere bağlamayan Rilke kadar özgür değildi.Onun ne alışkanlıkları ne adresi ve aslında ne de bir vatanı vardı.İtalya'da,Fransa'da ya da Avusturya'da aynı rahatlıkla yaşabilirdi ve nerede olduğu hiçbir zaman bilinmezdi.Onunla karşılaşmak,hemen her zaman bir rastlantıya bağlıydı..."
Rilke şiirini okumak,sözün söz aracılığıyla müziğe dönüştürülmesine,günlük yaşam gerçeklerinin artık bütünüyle farklı bir dünyada kendine özgü gerçeklere dönüşmesine,sözün yalnızca kendisine ait bir dünyada değer taşıyabileceğine tanıklık etmek demektir.
365 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.