DELİ GİBİ SEVMEK LAZIM
Derviş Baba henüz açılmamıştı. Balat'ta bir kahvede oturuyorum. İçeri biri girdi. Bildiğin deli. Oturdu yanıma, "Çay ısmarlasana" dedi. Ismarladım. "Adın ne?" dedim. "Ercan" dedi. "Ne iş yaparsın Ercan Abi" dedim. "Pantolon ve sandalye yapıyorum" dedi. "Nasıl yapıyorsun?" dedim. "Bakış açısıyla, atom bombasını birleştiriyorum. Pantolon ve sandalye oluyor!" dedi. "Başka bir şey yapmıyor musun, örneğin ceket ya da gömlek?" "Onun henüz yöntemini bulamadım" dedi. "Peki" dedim, "Bakış açısıyla, örneğin nötron bombasını birleştirsen olmuyor mu?" "Sen manyak mısın abi!" dedi. "Eyvallah!" dedim. Sonra 15 dakika hiç konuşmadı. Derken birden "Sevmek lazım" dedi, "Ama deli gibi sevmek lazım. Sadece kuşu-böceği-çiçeği değil, yaratılan her şeyi, taşı-toprağı sevmek lazım. Bunun için de mangal gibi yürek lazım. O yürek bir tek Ercan'da var. O yüzden Ercan deli..."