Evet Cenab-ı Hak bu kâinatı, insana lâzım ve lâyık her şeyi içinde halketmiş bir misafirhanedir. Ziyafetler nev'inde bazı zaman ve asırlarda gizli kalmış nimetlerini dua-yı fiilî olan telahuk-u efkârdan ileri gelen taharriyat neticesinde ellerine ihsan eder. Buna karşı şükür etmek lâzım gelirken, bir küfran-ı nimet nev'inden âdi, âciz bir insanın icadı, hüneri nazarıyla bakıp sonra o küllî bir şuur ve ilim ve irade ve rahmet ve ihsanın neticesi olan o hârikaları unutturup, yalnız ince bir perdesini gösterip; şuursuz tesadüfe, tabiata ve camid maddelere havale edip, ahsen-i takvimde olan insaniyetin mahiyetine zıd bir cehl-i mutlak kapısını açmaktır.
Salavat
Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'a "Senin üzerine nasıl salât getirelim?" diye sorulunca şöyle buyurdu: Benim üzerime salât getirirken şöyle deyin: 'Allahümme salli alâ Muhammed'in abdike ve alâ âlihî ve ezvacihi ve zürriyyetihî kema salleyte alâ İbrâhîme ve ali İbrâhîme ve bârik alâ Muhammed'in ve ezvacihî, ve zürriyyetihî kema bârekte alâ İbrâhîme ve âli İbrâhîme inneke Hamîdün Mecîd/ Allah'ım, kulun Muhammed'e, ehl-i beytine, zevcelerine, zürriyyetine, tıpkı İbrahim (aleyhisselam)'e ve İbrahim'in âilesine rahmetinle muâmele ettiğin gibi O'na da rahmetinle muâmelede bulun. Allah'ım! Hz. İbrahim'i ve ailesini bereketli kıldığın gibi Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)'i, hanımlarını ve soyunu da mübârek kıl. Doğrusu Sen çok övülen, hamd olunansın ve Sen en yüce şerefe sahipsin."
Reklam
Furkan suresi 64-68.ayetler
64- Ve onlar ki Rablerine secdeler, kıyamlar ederek yatarlar. 65- Ve onlar ki şöyle derler; "Cehennem azabını üzerimizden sav! Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir." 66- "Gerçekten o ne kötü yer, ne kötü makam!" 67- Ve onlar ki, harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilik de etmezler; ikisi arasında dengeli giderler. 68- Ve onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilâha dua etmezler. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina da etmezler. Kim bunları yaparsa ağır bir cezaya çarpılır.
Sayfa 357Kitabı okudu
Okumadan geçmeyelim inşâAllah
Kalb, ya'nî gönül birden fazla şeyi sevmez. Bu bir şeye olan sevgisi kesilmedikçe başka şeyi sevemez. Kalbin mal, evlâd, mevki, medh olunmak gibi çeşidli arzûları ve bağlantıları ve sevdikleri görülür ise de bu sevgilileri hakîkatde hep bir sevgilisi içindir. O biricik sevgilisi de, kendi nefsidir. Onların hepsini, kendi nefsi için
Dua, ubudiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Çünki dua eden adam, duası ile gösteriyor ki: Bütün kâinata hükmeden birisi var ki; en küçük işlerime ıttıla'ı var ve bilir, en uzak maksadlarımı yapabilir, benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyle ise; bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri o yapıyor ki, en küçük işlerimi de ondan bekliyorum, ondan istiyorum. İşte duanın verdiği hâlis tevhidin genişliğine ve gösterdiği nur-u imanın halâvet ve safîliğine bak, قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ى لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْ sırrını anla ve وَ قَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪ٓى اَسْتَجِبْ لَكُمْ fermanını dinle. اَگَرْ نَه خَواه۪ى دَادْ ، نَه دَاد۪ى خَواهْ denildiği gibi: Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi.
Sayfa 302
Mutarrif bin Abdullah'ın duası
Allah'ım beni rezil etme! Elbette sen beni biliyorsun. Allah'ım bana azap etme! Elbette senin gücün bana yeter.
Sayfa 44
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.