Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Duâ hakkında
" Dua onun asıl hayatı olur. Duanın da etik hayatın bir parçası olduğunu inkâr etmem ama bir insan ne denli etik olarak yaşarsa dua da giderek bir o kadar amaç karakterine bürünür, öyle ki şükür duası bile bir amaç moment'i taşır. Ancak mistiğin duasında durum farklıdır. Onun için dua, erotik olduğu nispette, aşk ateşi alevlendiği nispette bir o kadar daha anlamlanır. Dua onun aşkının ifadesi, gönlünü kaptırmış olduğu yüce Tanrı'ya hitap edebileceği tek dildir. Fani hayatta sevgililer aşklarını birbirlerine bir nefeste soluyabilecekleri, ruhlarının yumuşak bir fısıltıda birbirinde eriyebileceği ânın nasıl hasretini çekerse, işte mistik de duanın içinde adeta gölge gibi Tanrı'ya sokulabileceği anın hasretini böyle çeker. Aşıklar gerçekte konuşacak başka hiçbir şeyleri olmadığında en büyük kutluluğu nasıl ki o fısıltıda duyarsa, gizemci için de kendi duası böyledir, özü ne kadar azsa ve o iç çekişinde adeta kendisi için nasıl daha bir gözden kayboluyorsa, dua da bir o kadar daha kutsanır, aşkı bir o kadar daha mutlanır. "
Güzel günlerim vardı yağmurlarla ıslanan, Ve güzel gecelerim masallarla dopdolu. Her şey, her şey güzeldi, gözyaşı, dünya, zaman, Böğürtlen topladığım, ıssız tozlu köy yolu, Güzel günlerim vardı yağmurlarla ıslanan. Ufacık korumuzda dolaşırdım korkuyla, Ve Allah'ı arardım serçe yuvalarında. Bulamayınca dua yollardım akan suyla. Göğü bulutlar
Reklam
Şükreden Bir Kul Olmayayım mı?
Âişe validemiz der ki: “Bir gece, neredeyse sabaha kadar Allah Resülü'nün (sas) kıyamda, secdede dua ettiğini gördüğümde dayanamadım, gidip yanına Fetih Süresi'nde geçen şu âyeti okudum: “Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.” Resülullah bu âyeti duyunca tebessüm etti, ben O'nun bu tebessümünden aldığım güç ile dedim ki: “Yâ Resülullah! Allah sana bunca ikram vermiş iken seni bu denli ızdıraba sokan nedir?” Benim bu sözüme karşı gözleri dolu dolu oldu ve dedi ki: “Ya Âişe! E felâ ekûnu abden şekûra / Ey Âişe! Şükreden bir kul olmayayım mı?”
Sayfa 152Kitabı okudu
Kainatta hakiki anlamda zulüm yoktur. Ya rahmet ya da adalet vardır. Büyük zatlar dua ederken, Allah'ım adaletinden rahmetine sığınırım; adaletinle değil bize rahmetinle muamele eyle, derler. Zira Cenab-ı Hakk'ın terazisi hassastır.
Dua
Allah'ım! İşimi kolaylaştır. (Tâ-Hâ, 20/26)
Bir mecliste ihlâs var mı, orada herşey var. İhlâs yok mu, istediği kadar kitaplar okunsun, tefsirler vesaire vesaire... gene noksanlıktır. Fakir dualarımda daima "Ya Rabbi ihlâsımı arttır" diye dua ediyorum. İhlas en güzel şey. İhlâsı olana Cenab-ı Hakk bol bol ihsan eder.
Reklam
Duada haddi aşan topluluk..
Sa'd (ra), bir oğlunun: "Allah'ım! Senden cenneti isterim. Köşkleri şöyle şöyle olsun... Cehennemden, onun zincirleri ve bukağılarından da sana sığınırım" diye dua ettiğini işitti. Bunun üzerine Sa'd, ona şöyle dedi: "Gerçekten de Allah'tan birçok hayır istedin ve birçok kötülükten de O'na sığındın" ya da "Güzel! Ancak ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: "Duada haddi aşan bir topluluk gelecektir." (evladım, sen onlardan olma.) "Allah'ım, senden bildiğim ve bilmediğim bütün hayırları isterim! Bildiğim ve bilmediğim bütün kötülüklerden de sana sığınırım!" demen yeterlidir."
Sad b Ebi Vakkas raKitabı okuyor
Rasûlullah (s.â.v.) şöyle buyurmuştur: "Ölü, imdat dileyen boğulmakta olan bir kişi gibidir. Anadan, babadan, kardeşten veya arkadaştan bir dua bekler. O duanın gelmesi onun için dünya ve içindeki her şeyden daha güzeldir. Allahu Teâlâ yeryüzündekilerin duası sebebiyle kabir ehline dağlar kadar rahmet indirir. Dirilerin ölüleri hediyesi onlar için istiğfar etmektir." (Deylemî, el-Firdevs,nr.6323)
Sayfa 175 - ErkamKitabı okuyor
Dinin Direği Namaz mıdır?
Namaz dinin direğidir hadisini hatırlayınca Tabii ki namaz diyoruz... Öncelikle namaz vaktinde eda edilmesi gereken bir fazladır. Kur'an-ı Kerim'in 123 yerinde Esselat şeklinde geçen, yöneliş ve dua anlamında kullanılır. Hatta denilebilir ki İslam'da en çok bilinen "Nüsuk" namazdır. Şöyle ki, Kur'an-ı Kerim'de nüsuk, ibadet ayrımı vardır ve namaz aslında ibadet değil, nüsuktur. O açıdan Dinin direği Müslümanlara mahsus yer ve zamanla belli önceden belirlenmiş hareketlerden oluşan ve onu yapan herkesin öyle yapmak zorunda olduğu nüsuk üzerine değil; tüm insanlığa mahsus yer ve zamanı belli olmayan önceden belirlenmiş hareketlerden oluşmayan ve onu yapan herkesin öyle yapmak zorunda olmadığı ve de hayatın içinde faaliyet şeklinde tezahür eden alan üzerine dikilmek icap eder. Aksi halde Dinin direği yaşayan hayatın ortasında değil Hayatın nispeten durduğu ve dışarıda bırakıldığı mabede dikilmiş oluyor. Bu ise gerçek hayat dininin tarzı İslam değildir. Bu hayatı değil tapınağı esas alan diğer dinlerin tarzına andırıyor. İlla bu dine bir direk arayacaksak bu Kur'an-ı Kerim'de geçtiği gibi "emrolunduğu gibi dosdoğru dürüst olmak" olabilir. Demek ki Dinin direği doğruluk dürüstlük ve adalet olmak icap eder. Aksi halde namaz gibi sadece Müslümanları ilgilendiren ancak camiye mescid'e gidenlerin görebileceği bir yere dikerseniz hayatın dışında düşmüş olursunuz. Bu nedenle direği herkesin ilgilendiren alana Hayatın tam ortasına dikmek durumundayız.
"Onlar geldiler ,ellerinde İncil vardı, bizim ise topraklarımız vardı. İncil'i elimize verdiler, " Gözlerinizi kapatıp dua edin "dediler.Ettik.Gözlerimizi açtığımızda, bizim elimizde İncil vardı, topraklarımız ise onların olmuştu. "
Sayfa 201 - Sistem YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Amin
Resûl-i Ekrem: "Allah'ım, gizli hallerimi görünen hallerimden daha iyi et, görülen hallerimi de daha salih kıl." diye dua etmiştir.
Dua etmek Rabb'i değiştirmez ama dua edeni değiştirir. -Soren Kierkegard
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.