Ölü Askerin Öyküsü
Savaşın dördüncü yılıydı Siperler cesetle dolu Soğuk bir Kasım sabahıydı Bizim Askercik de öldü ”Olmaz” dedi generaller Doktor papazla geldi Biraz ilaç biraz dua
Bertolt Brecht; I.Dünya Savaşı’nın son yılında askere alındı ve bir hastanede görev yaptı. Aynı yıl Ölü Askerin Öyküsü adlı bir şiir yazdı. Bu şiiri, yıllar sonra Nazilerce suçlanarak Alman yurttaşlığından atılmasına neden oldu.
X Dua Silindirleri
Bu durumlarda hızla, oburcasına, neredeyse tarayarak bir sonraki açlık döneminden önce mümkün olduğunca çok şeyi zihnime atmaya çalışarak okuyorum. Yemek olsaydı bu, açların oburluğu; seks olsaydı, arka sokaklarda bir yerde hırsızlama ayakta sevişme olurdu.
Reklam
X Dua Silindirleri
Hiçbir anne tam olarak bir çocuğun anne fikrine uymaz, sanırım tersi de geçerli. Ama her şeye rağmen, biz birbirimizle o kadar da kötü değildik, çoğu anne kız gibiydik. Keşke burada olsaydı, böylece sonunda bunu anladığımı söyleyebilirdim ona.
Yürümek istemediğiniz yerler vardı; pencere ya da kapı kilitleriyle ilgili, perdeleri çekmek ve ışıkları açık bırakmak gibi önlemler vardı aldığınız. Yaptığınız bu şeyler dua gibiydi; onları yapar ve sizi koruyacağını ümit ederdiniz.
Sayfa 281Kitabı okudu
Sonuç
Sonra nedir o her koşulda bir dua, bir bağışlanma gibi ruhumuzu rahatlacağını sandığımız uygunluk? Neye göre uygunluk? Gerçeğimizin tutuşturduğu isteklerimize göre mi, isteklerimizin küllendirdiği gerçeğimize göre mi? Uygunluk bir uzlaşma, ödünler verilerek elde edilen bir uyuşukluktur. İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir. Bir tek uygunluktan söz edilebilir, derin bir haz ile örtüşen duyguların yarattığı o müthiş esrime, o büyük dinginlikten. Nesnesiyle duygusu örtüşmeyen dünya, herkesin kalbinde donmuş bir çığlık, kendi kendini öğüten bir değirmen taşıdır. Kırlangıç kanadının gergedan gövdesine uygunluğu uygunluk mudur?
Sayfa 83 - Kırmızı kediKitabı okuyor
Zaman zaman yüzlerini görebiliyorum, karanlığa karşı, azizlerin görüntüsü gibi titrek, eski yabancı katedrallerde cereyan altındaki mumlar ışığında; yanında dua etmek için yakacağınız mumlar, diz çökerek, alnınız tahtaya parmaklığa dayalı, bir yanıt umarak. Çağırabiliyorum ama sadece birer serap onlar, kalıcı değiller. Kollarını saracak gerçek bir beden için suçlanabilir miyim? Onsuz ben de bedensizim. Yatak yaylarından yankılanan kendi yüreğimin çarpmasını dinleyebilirim, kendimi okşayabilirim, kuru beyaz çarşafların altında, karanlıkta, ama bende kuru ve beyazım, sert, taneli ; tabak dolusu kurutulmuş pirinç üzerinde elimi gezdirmek gibi bir şey bu ; kar gibi. Bunda ölü bir şey var, terk edilmiş bir şey. Bir zamanlar içinde bir şeylerin meydana geldiği ve şimdi bomboş bir oda gibiyim ; pencere dışında yürüyen ayrıkotlarının polenleri dışında, rüzgar üfürmesiyle yerde toz olarak uçuşmaları dışında...
Reklam
171 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.