Çünkü Maşuklar telef olmaz, Aşık telef olur... Şubat
Duble: Sen gelmeseydin n'olacaktı biliyor musun? Gülüm: Ne olacaktı? Hiç mi olacaktım? Duble: Yanlış. Hiç ben olacaktım. Çünkü Maşuklar telef olmaz, Âşık telef olur.
şubat - 30.bölüm
duble: sen, suretle siret arasındaki farkı bilir misin başkan? bir adamın sureti siretinden senin kadar farklıysa n'olur bilir misin başkan? sen insan görünüyorsun ya, ben sana baktığımda suretinin ardında yılan görüyorum başkan. ben neyi merak ediyorum biliyor musun? bak bu benim gözüm kör olmadan evvel, iki tane vardı benden. biri insan, biri yılan; iki tane. sonra allah lütfetti, gözlerim kör oldu. sonra yılan olan dayanamayıp defolup gitti. sana n'oldu da yılanına mağlup oldun başkan, n'oldu da kendine yenildin sen?
Reklam
şubat - 30.bölüm
duble: gülüm, dün gece ne oldu? gülüm: bilmiyorum. ama sanki kalbim tıkalıymış da açılmış gibi. sanki nefes alıyorum, öyle. duble: peki ben? gülüm: sen... sen beni çok seviyorsun. duble: çok seven sevilmeyi hak eder mi? gülüm: sana acıdığımı düşünüyorsun. duble: başka izahı var mı? gülüm: izahı var mı bilmem ama bir insan bir insanı ne merhametten ne de mecburiyetten sevebilir.
şubat - 30.bölüm
deli: önce elem duble. elem benim kalbim. kalbim olmadan ben ne içeride ne dışarıda bir işe yaramam ki.
şubat - 29.bölüm
elem: sen... sen onu gerçekten çok seviyorsun. başta hiç sevmemişsin ama şimdi çok seviyorsun. anlamışsın onu. gülüm: saçmalama. elem: sen olsan, duble senin için kendini harcayacak olsan gitmez miydin? gülüm: kızım konuşup durma, asabımı bozuyorsun. elem: öyle demişti değil mi sana? aşık kendini telef eder, maşuksa- gülüm: maşuk yaşamaya devam eder.
şubat - 29.bölüm
duble: bir adam tövbe ettiyse o kötülüğü tekrar yapana kadar affedilir. affedilmesi gerekir tayfa.
Reklam
şubat - 29.bölüm
gülüm: hiçbir şey bilmiyorsun. orada bile yoktun. duble: biliyorum gülüm. biliyorum, kendimi nasıl biliyorsam seni de öyle biliyorum. ben sana dedim. sen benim öbür yarımsın dedim. hatırladın mı?
Ben Attila İlhan değilim. Küstah bir duble birayla karşılıklı oturup ağlayamam.
şubat - 28.bölüm
deli: duble, kardeşim sen nasıl yapıyon? sen, bu gülüm sana o kadar mantar yaptı sen nasıl dayandın bana bir anlat hele ya anlat. duble: deli sevmek kör olmak demek. sevmek, kalbin akla onu seveceksin diye emir vermesi demek. kalp akla emri verdiği zaman; artık akıl görmez, duymaz, susar. kalp emri geri alana kadar akıl sevmekten vazgeçmeyecek. deli: deli geçecek, deli geçecek. deli ib- vazgeçeceğim değil mi la? duble: geçmeyeceksin. geçmeyecek, geçemezsin deli. deli: sahiden vazgeçemeyeceğim mi la? duble: deli... bak ben gülüm'e baktığım zaman ne görüyorum biliyor musun? kanadı kırık bir güvercin. şimdi sen düşün. elem... ona baktığın zaman ne görüyorsun? deli: elem... ben elem'e bakınca deniz kızı görüyorum. böyle hançeri böğrüme saplamış bir deniz kızı. duble: deli o zaman o gördüğüne inan, dünyanın sana gösterdiğine değil. deli: tabii insan aşık olunca- duble: hayır, her şeyde öyle.
şubat - 27.bölüm giriş sahnesi (duble)
hayat bir cambazın ip üzerinde yürüyüşüne ne kadar benziyor değil mi? düşmen an meselesi. peki ya o ipin üzerinde yürürken hiç ışık yoksa? her yer karanlıksa? karanlık! düşün şimdi o ipin üzerindesin. yolu bitirmek için ihtiyacın olan sadece biraz ışık. ışık! birazcık ışık. göremiyorum kapatın ışıkları, kapatın ışıkları. ve düştün, yolun sonuna gelemedin. çünkü aradığın denge ışıkta ya da karanlıkta değildi. o denge buradaydı (kafan) bir de burada (kalbin). bunu anlamak için dünyanın ışığını tamamen kaybetmen gerekti. uzun bir süre karanlıkta kalınca o dengeyi kurabilmek, düşmeden o ipin üzerinde yürüyebilmek için insanın bu gözlerden başkalarını bulması gerekiyor. ışık olmadan da görmeye devam etmek için. artık bunu biliyorum. insan karanlıkta da ışıklar içinde de görebilir. unutma, bazı kelimeler vardır ki kendi manaları hariç bir sürü mana taşır. karanlık da bunlardan biridir. aşk da mesela. o yüzden şu dediğimi kendi manası haricinde bir çevirin aklınızda. aşk, aşk insanın ışığıdır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.