Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
dünya öyle bir misafirhanedir ki, zîhayat kâinatlar ona misafir olurlar ve seyyah âlemler ve seyyar dünyalar ona gelirler, vazifelerini görürler, giderler.
Evet kopan keman telleri memur bey
"İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ağrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış!"
Bu kitabı okuyalı yıllar geçse de bu alıntı aklımda kalan tek şey oldu o zamanlar ayrılık nedir bilmez olunca da çok çok üzülürdüm şimdi ise ta başından anlayabiliyorum ayrılık olup bir daha görüşmeyeceğimizi. Napıyorum peki, bile bile güzel vakit geçiriyorum ve bunun için Allah'a şükrediyorum bazı insanlar bazı mekanlar kıyısında dinlenebileceğiniz bir sahil, adeta can suyu gibidirler. Göçebe olarak geldiğimiz dünya sadece misafirhanedir. Gelen geçer. Konan göçer.
İyi okumalar
Kitabın adındaki ‘İşte Geldik Gidiyoruz’ başlığından da anlaşıldığı gibi “ÖLÜM” temalı bir eser okuyoruz. Necati’nin “Ah sultanım, bu dünya her gelenin duvarına yazıp gittiği bir misafirhanedir” sözüyle kitaba başlamak da fikrimizi pekiştiriyor. Dünyanın boş olması, nefsin riyakarlığı, dünya malının sahteliği gibi konular şiirlerle net olarak işlenmiş. Hayati Hoca’nın o güzel dili, etkilemeye devam ediyor. İçinde bulunduğumuz çağda yaşadığımız bunalım, modern kültür adında kültürsüzleşme üzerine hepimizin bildiği serzenişlerde bulunuyor. Sadece bunlar mı? Hayır. Hayatın anlamını ve tadını kaybedip, sadece koşturduğumuzu; mutluluk için yaptıklarımızın ise mutluluk vermek şöyle dursun, tadımızı kaçırdığını; boşa harcanan zaman derken çok güzel bir sözle bağlıyordu: Yaşam anlamsız belki ama Hayat manasız değil. Aslında bu kitap ve önceki kitapta da Osman Nevres(asıl adı )yani Türk Direnişinin sembolü, ulusal kahramanlarımızından Hasan Tahsin ( gazeteci Yunan ‘
a ilk kurşunu sıkan )ve onun beyitlerinden görmek beni şaşırttı ve mutlu etti. Bu yönünü bilmiyordum, şaşırdım ve bana yeni bir arama konusu çıktı. Hani diyor ya cahil her şeyi bilir de alim hiçbir şeyi bilmez. Onun gibi oluyoruz resmen. Okudukça bilmediğimiz daha çok şeyle karşılaşıyoruz ve araştırıyoruz. Bu kadar bilgiye nasıl ömür yetireceğiz bilmiyorum…
"Eğer dünya ebedî olsaydı, insan içinde ebedî kalsaydı ve firak ebedî olsaydı, elîmâne teessürat ve meyusâne teellümâtın bir manası olurdu. Fakat madem dünya bir misafirhanedir..."
Onlar nereye gitmişse biz de oraya gideceğiz.
Depremin en yıkıcı hali binalar değil. Firak. İstemeden, ansızın gelen ayrılık. Sevdiğini kaybedenlerin
Hayırlı günler diyerek başlamak istiyorum .
Sevdiğim bir okuyucu arkadaşımın incelemesi üzerine başlayıp her bir sayfasından kendime notlar ve alıntılar alarak zamanı kullanma açısından eksiklerimi görerek okuduğum bu degerli kitap bana çok şey kattı .İçerik olarak büyük ve kıymetli alimlerimizin zamana olan kıymetini anlatan hem ayetler hemde hadisler ile örnekler verilerek her anımızın kıymetli olduğunu çok ince bir şekilde anlatıyor.Her okuduğum sayfanın bana çok tesiri oldu.Ömür hazineme eklenen bu güzel kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum ...
Ömür sermayesi pek azdır.Lüzumlu işler pek çoktur. Dünya bir misafirhanedir insan ise onda az duracaktır, ve vazifesi çok misafirdir ve kısa bir ömür de hayat-ı ebediyeye lazım olan lavazımatı tedarik etmekte mükelleftir.
·
Not rated
“Programımız budur ki: Dünya bir misafirhânedir. İnsan ise, onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lâzım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir. “ sözler
Okunmaya değer çok güzel bir kitap, yazar gönül vermiş her satıra ve sohbet havası içinde günlük doz olarak okudum her satırı her beyitin manasını. Ve okurken yazarın sesiyle okudum sanki. Bu dünyanın gelip geçici olduğunu bir kez daha hatırlattı kitap. Nefsimizin en büyük düşmanımız olduğunu hatırlattı. Okurken düşündürdü.
Dar-ı dünya bir misafir-hanededir kim her gelen
Ah şahım yazdı gitti safha-i divarrına
(Necati)
(Ah sultanım, bu dünya, her gelenin duvarına yazıp gittiği bir misafirhanedir.)
Günaydın arkadaşlar. Gece gene uyuyakalmış ve incelemeyi yapamamışım, her zaman ki gibi.
Kitabın adındaki ‘İşte Geldik Gidiyoruz’ başlığından da anlaşıldığı gibi “ÖLÜM” temalı bir eser okuyoruz. Necati’nin “Ah sultanım, bu dünya her gelenin duvarına yazıp gittiği bir misafirhanedir” sözüyle kitaba başlamak da fikrimizi pekiştiriyor.
Dünyanın boş olması, nefsin riyakarlığı, dünya malının sahteliği gibi konular şiirlerle net olarak işlenmiş.
Hayati Hoca’nın o güzel dili, etkilemeye devam ediyor. İçinde bulunduğumuz çağda yaşadığımız bunalım, modern kültür adında kültürsüzleşme üzerine hepimizin bildiği serzenişlerde bulunuyor.
Sadece bunlar mı? Hayır. Hayatın anlamını ve tadını kaybedip, sadece koşturduğumuzu; mutluluk için yaptıklarımızın ise mutluluk vermek şöyle dursun, tadımızı kaçırdığını; boşa harcanan zaman derken çok güzel bir sözle bağlıyordu: Yaşam anlamsız belki ama Hayat manasız değil.
Aslında bu kitap ve önceki kitapta da Osman Nevres yani Türk Direnişinin sembolü, ulusal kahramanlarımızından Hasan Tahsin ve onun beyitlerinden görmek beni şaşırttı ve mutlu etti. Bu yönünü bilmiyordum, şaşırdım ve bana yeni bir arama konusu çıktı.
Hani diyor ya cahil her şeyi bilir de alim hiçbir şeyi bilmez. Onun gibi oluyoruz resmen. Okudukça bilmediğimiz daha çok şeyle karşılaşıyoruz ve araştırıyoruz. Bu kadar bilgiye nasıl ömür yetireceğiz bilmiyorum. Tekrardan mutlu sabahlar, keyifli okumalar efendim..