Dördüncü Nokta: Eğer dünya ebedî olsaydı, insan içinde ebedî kalsaydı ve firak ebedî olsaydı, elîmâne teessürat ve me'yusâne teellümatın bir mânası olurdu. Fakat mâdem dünya bir misafirhanedir; vefat eden çocuk nereye gitmişse, siz de biz de oraya gideceğiz. Ve hem bu vefat ona mahsus değil, umumî bir caddedir. Hem mâdem müfârakat dahi ebedî değil; ileride hem Berzahta hem Cennette görüşülecektir. اَلْحُكْمُ لِلّٰهِ demeli... O verdi, O aldı; "Elhamdülillâhi alâ külli hâl!" deyip sabır ile şükretmeli.
Sayfa 82 - RNKKitabı okudu
Çocukluğum beni çabucak terk ettiğinde anlamıştım; dünyâ acımasız bir misafirhaneydi.
Reklam
Dar-ı dünya, ey birader, köhne mihmanhanedir. Dil veren viraneye, uslu değil divanedir. Bir mukim kimse bulunmaz hane-i eflakde, Cümle halk ehl-i sefer, alem misafirhanedir.
...dünya bir misafirhanedir ve hayat bir ziyafetten başka bir şey değildir. «Unutma kİ, hayat­ta bir ziyafetteymişsin gibi hareket etmen lâzımdır. Bir yemek tabağı sana kadar geldi mi? Elini kibarca uzatarak ölçü ile bir parça al. önünden kaldırıyorlar mı? İlle almak isteme. Henüz önüne gelmedi mi? Arzuların uzaklara gitmesin, tabağın kendi tarafına gelmesini bekle. Çocuklarına, karına, memuriyetle­re, mansuplara, servete, ikbale karşı da böyle hare­ket et.
"Bu dünya hayatı, istesen de istemesen de bir misafirhanedir. Bugün üzerinde gezdiğimiz toprağın yarın bir parçası haline geleceğiz. Sakın hâ bu toprak üzerinde fâniliğini unutmuş olarak dolaşma."
Risale-i Nur bize öğretiyor ve isbat ediyor ki: Bu dünya, bir misafirhanedir. Ebedî hayatı isteyenler, misafirhanedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki şimdi en esaslı vazifemiz; bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dinin, karanlıktan usanmış, gıdasız kalmış kalblerin yardımına koşmak, kendimizden başlayarak Nur'un dellâllığını yapmaktır. (Asâ-yı Mûsa 249.sh - Risale-i Nur)
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.