"Uyumlu bir toplum, farklı inanıştaki yığınları barışık olarak bir arada tutmanın yolları aranarak değil, toplumu tek inanış etrafında bütünleştirmekle sağlanabilir. Bizim toplumsal yapımızın temelini oluşturan olgu ise İslam'dır."
"İlmihal okuyun. Evlerinizi Müslümanlığın öğrenildiği, konuşulduğu ve yaşandığı Müslümanhaneler haline getirin. Kendinizi ve evinizi tepeden tırnağa İslam'a göre yeniden tertip etmediğiniz sürece, İslam tek millettir, diye düşünmenin anlamı kalmaz. Tek bir milletiz, tek bir gövdeyiz de neden Afganistan'da, Filistin'de, Filipinler'de ciğerimizi deştikleri halde acısını duymuyoruz, hiç düşündünüz mü?"
Reklam
Burada masarif-i zaruriyemize mukabil (zorunlu ihtiyaçlarımıza karşılık) yevmiye on kapik veriyorlardı. Açlık ve soğuktan son derece müteessir oluyor idik. Bu hususta vaki olan şikâyetlerimize muhafızlarımız "Alman domuzları her şeye tahammül etmeli" diyerek mukabele ediyorlardı, Rusların hakkımızda reva gördükleri bu nâ-lâyık (layık olmayan) muameleler bizi sön derece müteessir ederek sabrımızı tüketiyordu.
Sayfa 48 - Belge No: 1997 - Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı: 85, s. 5-15.Kitabı okuyor
Vefasız dünya diye yakınıp durma; Dünya elindeyken tadını çıkarsana! Herkese vefalı olsaydı bu dünya Sıra mı gelirdi senin yaşamana?
Sayfa 105
Görgü tanığı ifadeleri,
Belge No: 2019 Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı:85, s. 109. Mühür (Redif... Elli Birinci Alay İkinci Tortum Taburu) S.N. 163 Ermenilerin Öteden Beri Ahali-i İslamiye Hakkında Reva Gördükleri Melanetlerden Cüzi Bir Kısmını Müşirdir (Gösterir). Madde 1: Narman ve Tortum mıntıkalarında 307:310 Seneleri esnasında 60:70 neferden mürekkep (erden
Reklam
İnsanlar tarafından sevilecek niteliklere sahip olup da gururlanabildiği sürece, yaşamak için bir sebebi vardı ve dünya eğlenceliydi. Bu normal bir durum fakat artık insanlar tarafından "sevilecek nitelikleri" olmasa bile insanları "sevecek nitelikleri" sonsuza kadar geride kalacaktır. İnsanın gerçek alçakgönüllüğünün, sevmenin neşesini bilmek olduğuna inanıyorum.
Sayfa 164
manzarayı sadece bir resmin taslağı olarak görüyor, şiir serisi gibi okuyorum. dişinin kovuğuna yetmeyen, maaşını arttırmaya yaramayan bu manzara, sadece manzara olarak kalbimi neşelendirmeye devam ettiği sürece sorunlar ve endişeler beraberinde gelmez diye tahmin ediyorum. doğanın gücü bizim için bundan dolayı kıymetlidir. yaradılışımızda bulunan sorunları ve hüzünleri bir anda iyileştiren, özümüze dönerek şiir yazmamıza vesile olan şey doğadır.
Sayfa 11
Daha önce Osmanlı Devleti'nin de "Göç ettirilen Ermenilere kötü davrananları" yargıladığını ve bunlardan bazılarını da cezalandırdığını belirtmiştik. Son günlerde Ermenilerin ve Ermeni yanlılarının yeni bir asılsız iddiası daha ortaya atıldı. Osmanlı Devleti'nin yaptığı yargılamaları Ermeniler ve Ermeni yanlıları "Osmanlı Devleti de soy kırımı kabul etti ve yapanları yargıladı" gibi dayanaksız bir iddia içindeler. Soy kırım Osmanlı Hükümeti tarafından kabul edilmiş ve bunu gerçekleştirenler yargılanmış değildir. Yargılama göç ettirilen Ermenilere, göç yollarında ve konaklama yerlerinde saldıran, kötü davranan, eşyalarını, mallarını çalanlarla, bunları önlemek için gerekli tedbiri almayan yöneticiler içindir. Daha önce de söylediğimiz gibi yargılananlar arasında Ermeni olanlar da vardır. Bu arada Osmanlı Devleti'nin kurduğu bu mahkemelerde görev alanlar, -amansız denilebilecek kadar İttihat ve Terakki Partisi mensuplarına düşman olan Hürriyet ve İtilâf Partisi yanlılarıdır. Bu yüzden bu mahkemelerde verilen kararların ve ifade edilen rakamların adaletin yerine getirilmesinden çok siyasî düşmanlara zarar verme, onlardan öç alma duygusuyla alındığını gözden uzak tutmamak lâzımdır. Divan-ı Harbî-i Örfî kararlarını bu çerçevede değerlendirmek daha gerçekçi olacaktır.
Sayfa 14 - Sözde SoykırımKitabı okuyor
“Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.”
Reklam
“Soy kırım" kavramını çok dikkatli kullanmak gerekir. "Silâhsız ve savunmasız bir toplumun bütün bireylerinin, hiç ayrım gözetilmeksizin plânlı bir şekilde ve silâhlı bir toplum tarafından tamamen yok edilmesi"ne soy kırım diyoruz. Dolayısıyla her savaşı, her öldürme olayını, her çarpışmayı soy kırım olarak nitelendirmek ne insaf ne de bilim ölçülerine sığar. A.B.D.'den tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy'nin dediği gibi "Herhangi bir savaşta sadece tek tarafın ölülerini sayarsanız, bu bir "soy kırım" gibi görünecektir. Meselâ Amerikan iç savaşında sadece Kuzey'in verdiği kayıpları incelerseniz, Güney'i; sadece Güney'dekilerin başına gelenlere bakarsanız da Kuzeyi "soy kırım" yapmakla suçlayabilirsiniz... Gerçekten de gerek Ermeniler, gerek se onlara çeşitli siyasî sebeplerle sempati duyanlar I. Dünya Savaşı sırasında öldürülen 3 milyondan fazla Müslüman Türk'ten hiç bahsetmezler.
Sayfa 13 - Sözde SoykırımKitabı okuyor
dünyaya çalım atmak.
Önceki dönemlerdeki ahireti seçişin işareti "dünyaya tekme atarak" verilirdi. Yeni tavrımız bu davranışın yetersiz ve etkisiz kalışı üzerine bina edilmelidir. Dünyaya tekme atmanın dünya hayatına meylederek insan hayatını karartanların baskıcı akıl düzenine müdahalede bulunamayacağını gördüğümüz için ayırdetme ve seçme zorluğu içine düşüyoruz. Tavır alışımızın birbirine geçişmiş dünyaların karmaşıklığını küçük düşürecek bir davranışla desteklenmesi gerek. Dünyaya çalım atacağız. Bu demektir ki bizi tuzağına düşürmek isteyen dünyaya bir tuzak kuracağız. Hem de bilimin, felsefenin, sanatın yöntemleriyle
Sayfa 102
Göç olayının başladığ sırada Osmanlı Devleti savaştadır. Dolayısıyla ordu savaş durumundadır. Ermenilerin yol emniyetlerinin sağlanması jandarmaya bırakılmıştır ki onlar da sayıca yetersizdir. Bu yetersizlik sebebiyle göç sırasında Ermenilerin başına çok kötü saldırı olayları gelmiştir. Askerden kaçan kaçaklar ve doğuda bulunan çeteler, dağlarda oluşturdukları eşkıya gruplarıyla göç ettirilen Ermeni kafilelerine saldırarak onların mal ve eşyalarını yağmalamış ve pek çoğunu katletmişlerdir. 16 Temmuz 1915 tarihli Menzil Müfettişi Fuat Ziya imzasıyla Erzurum'da 3’üncü Ordu Kumandanlığına çekilen bir telgrafta "Ermeni kafilelerine tarruz edecek olan Kürt eşkıyasının takibi için Bayburt'tan... çıkarılmış bir müfreze, Ermenilerin Kop dağını geçişleri sırasında 11 Temmuz 1915'te dört yandan taarruza başlayan Kürt eşkıya ile iki saat çarpışma sonunda... müfrezeden hiçbir kayıp olmadığı ve Ermeni kafilelerin de kurtarıldığı..." bildirilmektedir.
Sayfa 12 - Göç ve Alınan TedbirlerKitabı okuyor
SAFTİRİK OLUNCA
Yolun sağlamlığı hakkında dedikodular var... Müteahhit adam akıllı vurdu diyorlar. Fakat herhalde dedikodudan ibaret. Bu dehşetli güzel manzaranın karşısında insana nasıl fena düşünceler gelebilir, şaşıyorum.
Tavrımızı din ekseninden edineceğiz, fakat bu, dinin insan hayatında merkezî yer tuttuğu dönemlerdekinden farklı, yeni bir tavır olacak. Yani dünya-ahiret bölünmesi içinde ölçünün hesap gününe göre ayarlandığı, dünyanın ahiretin tarlası olduğu, dünyaya meyletmenin insan soyunu aşağılaştırdığı, insanın ancak ahiret yurdunun daha hayırlı olduğu anlayışına vararak dünyayı küçümseyebileceği anlayışını sahipleneceğiz. Din ekseninden edindiğimiz bu anlayış yeni bir tavra dönüşürken önceki dönemlerde görülmemiş bir davranış tarzını beraberinde getirecek.
Sayfa 102
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.