Oğullar ve kızlar, ana babalarının yaptığı silahlarla öldürülüyor. İşçiler daha yüksek ücret, daha az mesai için greve gidiyorlar. İnsanları öldürerek gelişen sanayi içinde oynadıkları role karşı grev yapmıyorlar. İster sosyalist ister kapitalist bir ülkenin işçileri olsunlar, her ikisi de savaş mekanizmasını işler halde tutmak için çalışmışlardır. Tarih boyunca hiçbir sendika, işçilerinin silah endüstrisine katkıda bulunmasını protesto için greve gitmiş değildir. Bir saat için bile. Hiroşima'nın bombalandığı ve tüm dünyanın ebediyen değiştiği o 6 Ağustos gününde bile protesto için bir saniye grev yapmamışlardır.
…
Çevreyi kirleten, yanlış ilaçlarla insanları zehirleyen, tehlikeli oyuncaklarla çocukları öldüren, spreylerle ozon tabakasında delikler açan, Batı piyasasında yasa dışı sayılan düşük kaliteli, tehlikeli mamulleri Üçüncü Dünya ülkelerine satan diğer birçok endüstri dallarında çalışan işçiler için de aynı şey söylenebilir. Nestle işçileri, UNICEF ve WHO raporlarına göre yalnız Üçüncü Dünya'da her yıl bir milyonu aşkın çocuğu dolaylı olarak ölüme götüren anne sütü benzeri mamullere karşı hiçbir zaman greve gitmemişler, hatta basında bir bildiri bile yayınlamamışlardır. Balıkçı gemilerinde çalışanların hiçbiri, avlanma yüzünden balıkların tüketilmesine ve balinaların öldürülmesine karşı çıkmamıştır. Günlük üretimi sağlayanlar -işverenler ve işçiler- bu konularda hiçbir zaman birbirlerine muhalefet etmemişlerdir. Çatışma noktaları, temel ilke olması gereken dünyanın ve insanların mutluluğuyla değil, özel çıkarlarıyla ilgilidir.
Sayfa 137 - İletişim Yayınları, 47. Baskı, Çev. Zehra Gençosman-Ömer Madra